Gönderen Konu: RAMAZAN AYI  (Okunma sayısı 623 defa)Konuyu Okumus Olanlar

[EN] [PL] [ES] [PT] [IT] [DE] [FR] [NL] [TR] [SR] [AR] [RU]

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    ♫ 𝕄𝔼𝕃𝕆𝔻𝕚 ♫

  • Kişisel İleti Gönder (Çevrimdışı)
  • *
  • Kayıt Tarihi
    03 Oca 2015 00:00:00
  • Ileti Sayisi: 19106
  • Konu Sayisi 2369
  • Alinan Begeni 1959
  • Bayan
    • Nerden: Almanya/FFM
  • Memleket: Yozgat
RAMAZAN AYI


Kameri aylardan dokuzuncusunun ismi. Müslümanlarin oruç tutmakla mükellef olduklari, dinimizce yüce ve kutsal kabul edilen ay.

Ramazan, arapça bir kelimedir. Bu mübarek ay'a Ramazan isminin verilmesindeki hikmet söyle belirtilmistir:

1- Yaz sonunda, güz mevsiminin evvelinde yagip yeryüzünü tozdan temizleyen yagmur manasina "ramdâ" kelimesinden alinmistir. Bu yagmurun yeryüzünü temizledigi gibi, Ramazan ay'i da müminleri günah kirlerinden temizler. Nitekim bir hadis-i serifte Peygamber EfRBIYEz (s.a.s); Kim inanarak ve alacagi sevabi Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmis günahlari basislanir" (Buhârî, Savm, VI) buyurMustur.
2- Günesin siddetli hararetinden taglarin yanip kizmasi anlamina olan "ramad" kelimesinden alinmistir. Böyle kizgin yerde yürüyenin ayaklari yanar, zahmet ve mesakkat çeker. Bunun gibi oruç tutan kimse de açlik ve susuzlusun hararetine katlanir, mesakkat çeker, içi yanar. kizgin yer orada yürüyenlerin ayaklarini yaktigi gibi, Ramazan da müminlerin günahlarini yakar, yok eder.
3- kilicin namlusunu veya ok demirini inceltip keskinlestirmek için yalabik iki tagin arasina koyup dösmek anlamina olan "ramd" dan alinmistir. Bu ay'a Ramazan isminin verilmesi de Araplarin bu ayda silahlarini bileyip hazirladiklarindan dolaygdir (bk. M. Hamdi Yazir, Hak Dini Kur'an Dili, (t.y), I, 643-4).
Ramazan ay'ina "on bir ayin sultani" denilmistir. Bu ayin özelliklerini söyle siralayabiliriz:
1- Kur'an-i Kerim'de ismi açik olarak geçen tek ay Ramazan aygdir.
2- Kur'an-i Kerim bu ay içerisinde indirilmistir. Yüce Rabbimiz; Ramazan ay'i öyle bir aydir ki, insanlara dogru yolu gösteren, hidayeti ve hakki batildan ayirmayi açiklayan Kur'an, bu ayda indirildi" (el-Bakara, 2/185) buyurMustur.
3- Kur'an-i Kerim'de, "bin aydan daha hayirli" oldusu belirtilen Kadir gecesi bu ay içerisindedir.
4- Dinimizin bes temelinden biri olan oruç ibadeti bu ayda üzerimize farz kilinmistir. Kur'an-i Kerim'de; "Sizden kim bu aya yetirirse oruç tutsun” (el-Bakara, 2/185) buyurulur. Ramazan ay'i girince sartlarini tagiyan kimselere oruç farz olur (bk. Oruç). Ramazari ayinin girmesi iki durumdan biriyle sabit olur:
a- Ramazan hilalinin görülmesiyle (bk. Ru'yet-i Hilal),
b- Hilal her hangi bir sebepten dolayi görülemezse, ?aban ay'i otuza tamamlanarak Ramazan orucuna baglanir. Hz. Peygamber (s.a.s) bu konuda söyle buyurMustur: "Ramazan ayinin hilalini görünce oruç tutunuz (?evval ayinin) hilalini görünce iftar ediniz, oruç tutmayi Birakiniz. sayet gök yüzü kapaliysa ?aban ayinin günlerini otuza tamamlayiniz" (Buhari, Savm, 5,11).
5- Fitir sadakasi vermek bu aya mahsus bir ibadettir (bk. Fitir Sadakasi).
6- Teravih namazi da bu ay'a mahsus ibadetlerimizdendir. Ebû Hüreyre (r.a)'dan söyle rivayet edilmistir:
"Resulullah (s.a.s)'in Ramazan hakkinda söyle buyurdusunu igittim: Kim inanarak ve sevabini umarak Allah RiZasi için teravih namazi kilarsa geçmis günahlari basislanir" (Buhârî, Teravih,I; ayrica bk. Teravih).
7- itikafa girmek: Ramazan ay'inin son on gününde itikafa girmek sünnettir. Hz. Peygamber (s.a.s) Ramazan'in son on gününde daha çok ibadet ve taatta bulunurdu. Hz. Âise validemizden söyle rivayet edilmistir:
"Resulullah (s.a.s) Ramazan ayinin son on günü girince elini etegini toplar, geceyi ihya eder ve ev halkini uyandgrirdi" (Buhari, Kadr, V). Yine Hz. Âise (r.a.) dan söyle rivayet edilmistir: "Hz. Peygamber (s.a.s) Ramazan'in son on gününde vefatina kadar itikafa girdi. ?rtihalinden sonra da zevceleri itikafa devam ettiler" (Buhari, itikaf I).
8- Ramazan ayinda Kur'an-i Kerim'i okumak, hayir ve hasenatta bulunmak: ibn Abbas (r.a.) dan söyle rivayet edilmistir: "Resulullah (s.a.s) insanlarin en cömerdi idi. Onun bu cömertligi Ramazan ay'i girip de kendisiyle Cebrail (a.s.) kasilastigi zaman daha da artardi. Cebrail (a.s.) Ramazan ay'i çikincaya kadar her gece Resulullah (s.a.s) ile bulusup, Resulullah (s.a.s) Kur'an'i arzeder (okur) du. Resulullah (s.a.s) Cebrail (a.s) ile bulustusunda insanlara rahmet getiren rüzgardan daha cömert, daha faydali olurdu" (Buhari, Savm, 7).
Hadis-i seriften Ramazan ayinda Kur'an-i Kerim'i hatmetmenin sünnet oldusu anlaisldigi gibi, gücü yetenlerin çokça sadaka vermeleri, hayir ve hasenatta bulunmalarinin da sevap oldusu anlaislmaktadir. Enes (r.a)'dan rivayet edildigine göre Hz. Peygamber (s.a.s)'e; "Hangi sadaka daha faziletlidir" diye sorulunca, "Ramazan ayinda verilen sadaka" buyurMustur (Tirmizi, Zekat, 28).
Ramazan ay'i dinimizce en faziletli ve mukaddes bir aydir. Bu konuda Peygamber EfRBIYEz (s.a.s)'den bir takim hadis-i serifler rivayet edilmistir:
Ebû Hureyre (r.a)'dan Resulullah (s.a.s)'in söyle buyurdusu rivayet edilmistir: "Ramazan ay'i girince göklerin kapisi (bAska bir rivayette Cennetin kapilari) açilir, Cehennemin kapilari kapanir, seytanlar zincire vurulur" (Buhari, Savm, V).
Cabir b. Abdullah Resulullah (s.a.s)'in söyle buyurdusunu rivayet etmistir:
"Ümmetime Ramazan ayinda bes sey verilmistir ki bunlar benden önceki hiç bir peygambere verilmemistir":
1- Ramazan ayinin ilk gecesi olunca Allah Teala ümmetime (rahmet bakisiyla) bakar. Allah her kime (rahmet bakisiyla) bakarsa ona ebedi olarak azab etmez.
2- Akiamladiklarinda agizlarinin kokusu Allah katinda misk kokusundan daha güzeldir.
3- Melekler her gün ve gece onlara istisfar ederler,'Allah'tan basislanmalarini dilerler.
4- Allah Teala Cennetine emredip; "Kullarim için hazirlanip süslen. Onlarin dünya mesakkatlerinden kurtulup, benim yurduma ve ihsanima istirahat için gelmeleri yaklast" buyurur.
5- Gecenin sonu olunca, Allah hepsini basislar. Orada bulunanlardan biri; "O gece Kadir gecesi midir" deyince: "Hayir, çalisanlari görmüyor musun? Onlar çaligip islerini bitirince kendilerine ücretleri tam olarak ödenir" buyurdu (Beyhaki'den naklen et-Tergîb, II, 92).
Ubade b. es-Samit (r.a)'dan: Resulullah (s.a.s) Ramazan ay'inin yeni girdigi bir gün söyle buyurdu:
"Size bereket ayi Ramazan geldi. Bu ayda Allah sizi kusatip rahmetini indirir. Günahlari basislayip, dualari kabul eder. Allah bu ayda sizin hayir hususunda yarsimaniza bakar ve sizinle meleklerine kasi iftihar eder. Allah'a hayir ameller takdim ediniz. ?aki, günahkar, bu ayda Allahin rahmetinden mahrum olan kimsedir" (Taberani'den naklen et-Tergîb, II, 99).
ibn Hüzeyme'nin naklettigine göre Selman (r.a) söyle anlatmistir; Resulullah (s.a.s) bir ?aban ayinin son gününde bize söyle hitab etti:
"Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ay'in gölgesi üzerinize basti. O ayda bir gece vardir ki bin aydan daha hayirlgdir. Allah o ayda oruç tutmayi farz kildi. Geceleyin ibadet yapmayi (teravih) kilmayi nafile kildi. O ayda bir hayir isleyen kimse Diser aylarda bir farz islemis gibi olur. O ayda bir farz isleyen ise Diser aylarda yetmis farz isleyen gibidir. O, saBir ay'gdir, Sabrin kasiligi ise Cennettir. O, yardimlagma ay'gdir. O ayda müminin RiZki bollastirilir. O ayda kim bir oruçluyu iftar ettirirse bu, günahlarinin basislanmasina ve Cehennemden kurtulmasina sebep olur. Ayni zamanda oruçlunun sevabi kadar sevap verilir. Oruçlunun sevabindan da birsey noksanlagmaz. " Ashab; "Ya Resulullah! Hepimiz oruçluyu iftar ettirecek bir sey bulamiyoruz" deyince Resulullah (s.a.s):
Allah bu sevabi oruçluyu kuru bir hurma ile veya bir yudum su ile ya da bir yudum süt kasIsi? ile iftar ettirene de verir. O öyle bir aydir ki; evveli rahmet, ortasi mAgfiret ve sonu da Cehennem ateginden kurtulustur. O ayda köle ve hizmetçilerinin yükünü hafifleten kimseyi Allah basislar ve Cehennem ateginden kurtarir" (et-Tergîb, II, 94-95).
Durak PUSMAZ

RAMAZAN BAYRAMI
Müslümanlarin iki büyük bayramindan biri. Ramazan ayinda tutulan bir aylik orucun bitiminde ?evval ayinin ilk üç günü müslümanlarin bayram günleridir. Ramazan bayramina, o gün fitir sadakasi verilmesinden dolayi "Fitir bayrami" adi da verilmektedir.
Resulullah (s.a.s) Medine'ye hicret ettigi zaman Medinelilerin eilenip negelendigi iki bayramlari vardi. Hz. Peygamber Medinelilere özgü olan, cahiliye izleri tagiyan bu bayramlarin yerine bütün müslümanlarin sevinip eilenecegi Islâm'in iki bayramini onlara haber verdi: "Allahu Teâlâ size, kutladiginiz bu iki bayramin yerine, daha hayirlIsini, Ramazan bayrami ile Kurban bayramini hediye etti" (Sünen-i Ebû Dâvud, Salat, 239). Bayram, Ramazan çikip bayramin bagladigi ?evval hilalini görmekle, havanin bulutlu olmasi durumunda da Ramazan'i otuz gün tutmakla baglar. Ramazan'in yirmi dokuzunda hilal görünürse, ertesi gün ?evval'in biridir ve bayram yapilir (Sünen-i Ebû Dâvud, 3/306).
Ramazan bayrami, bir aylik oruçtan sonra yeme-içmenin ve her türlü helal nimetten yararlanmanin mübah oldusu; müslümanlarin eilenip birbirlerini ziyaret ettikleri, hediyelestikleri; çocuklarin, fakirlerin ve kimsesizlerin sadaka verilerek sevindirildigi; kIsaca Islâmî kardegligin toplumun her kesiminde canli olarak yasandigi; bütün bunlarla birlikte Allah'a kasi da sorumluluklarinin bilinciyle topluca namaz kilip birbirine nasihat ettikleri sevinç günleridir. Ramazan bayraminda yapilmasi vâcib olan fitir sadakasi vermek, bayram namazi kilmak gibi ibadetlerin yaninda sünnet, müstehab olanlari da vardir. Ramazan'in ilk gününde oruç tutmak ise haramdir.
Ramazan bayrami sabahi erken kalkip bayramin canliligini hissetmek, Diser günlerden farkli bir gün oldusunu görmek, cünüp olsun olmasin guslederek temiz (mümkünse yeni) elbiseler giymek, pis kokulu yiyeceklerden uzak durmak, agzi misvaklayip firçalamak, güzel kokular sürünmek, saçi-sakali, tirnaklari ve vücudun Diser yerlerindeki killari sünnete uygun bir sekilde temizleyip düzene koymak, Islâm'in adabindan olan güzel seylerdir ve müstehabtir. Ayrica fertlerin birbirine kasi Diser günlerden daha fazla güleryüzlü davranmasi, negeli görünmek, topluca bayram namazina gitmek; namazdan önce varsa hurma, hurma yoksa tatli bir sey yemek; bunun da bir, üç, bes gibi tekli olmasina dikkat etmek; namaza giderken Allah'i zikretmek, kasilaislan müslüman kardeilerle selamlagip bayram sevincini paylagmak, bu günü daha bir anlamli kilacak davranislardir ve Hz. Peygamber'in sünnetleridir. Yakin akrabalarin birbirini ziyaret edip sormasi, ihtiyaç içinde olanlara yardimci olunmasi gerekir. Ana-babayi unutmamak, hiç olmazsa bayram günlerinde kendilerini ziyaret edip gönüllerini almak müslüman evlatlarin terketmemesi gereken dinî bir yükümlülüktür.
Zengin olunsun fakir olunsun, bayram gününde güç yettigince sadaka vermek, daha fazla müslümanla kasilagip sevinci paylagmak için namaza gidilen yoldan gelmeyip bAska bir yoldan dönmek sünnettir. Sadakalarin disinda, üzerlerine vâcib olan müslümanlar, bayram namazindan önce "fitre" adi verilen fitir sadakalarini verirler. sâfiî, Mâlikî ve Hanbelîlere göre sadaka-i fitir farz, Hanefi mezhebine göre vâcibdir (Tecrid-i Sarih, Tercümesi, 367). Bayram namazindan sonra müslümanlarin birbirleriyle bayramlagip musâfaha yapmalari, kucaklagmalari Islâm'in hos kasiladigi güzel geleneklerdir.
Sabah namazindan sonra bayram namazina kadar hiç bir namaz kilinmaz. Bu konuda ibn Abbâs'tan gelen bir rivâyet söyledir: "Nebiyyi Ekrem (s.a.s) fitir bayrami günü yalniz iki rekât kildgrip ondan evvel de sonra da hiç bir namaz kilmadi..." (Tecrid-i Sarih Tercümesi III, 174).
Bayram namazinin cami-mescid gibi kapali yerler yerine açik alanda, genis ve düz bir meydanda kilinmasi sünnettir. Medine'ye bin asin uzaklikta bir yer vardi ki buraya "Musallâ" adi verilmisti. Bayram namazlari da burada kilinirdi. Ebû Saîd el-Hudrî diyor ki: "Resulullah fitir bayrami ile kurban bayrami günlerinde Musallâ'ya çikardi. ilk bagladigi sey namaz olurdu. Sonra namazdan çikip, cemaat saflarinda otururken ayakta onlara dönüp vaaz eder ve istediklerini tavsiyede bulunurdu. Abdullah b. Sâib söyle anlatir: "Resulullah (s.a.s) ile bayram namazinda bulundum. Namazi bitirince; Biz hutbe okuyacagiz, dinlemek isteyen otursun dinlesin, gitmek isteyen de gidebilir" buyurdu (Ebu Davud II, 225).
Bayram namazlarinda ezan okunmaz. Bu konuyla ilgili pek çok hadis vardir. Ancak, halkin namazi kaçirmamasi için çagri yapilabilecegi yönünde mürsel hadisler de vardir. Örnesin, "Resulullah, bayramlarda essalâtü câmiah (Topluca namaz kilmaya buyrunuz) diye nidâ etmeyi müezzine emir buyurmuslardir... DolayIsiyla bu rivâyeti kabul edip 'namaza gelin' gibi sözlerle namaza çagirmak mekruh olmaz. Ancak "Hayyaalessalah” gibi ezan cümleleriyle nidâ edilirse bu mekruh olur" (Tecrid-i Sarih, III, 181) diyen âlimler de vardir.
Kadinlarin bayram namazina gidip gidemeyecekleri konusunda da farkli görüsler vardir. Peygamberimiz zamaninda kadinlarin bayram namazina gittikleri bir çok sahih hadisle sabit olMus bir gerçektir. Hattâ su hadis hayizli kadinlarin dahi namaza durmamak sartiyla namaz yerine gidebileceklerini göstermektedir: Ümmü Atiyye'nin bildirdigine göre "Taze, kocaya varmamis kizlara, hattâ hayizli olanlara varincaya kadar bütün kadinlar namazgaha çikar, o günün bereketinden nasiplenmek ümidiyle erkeklerle birlikte tekbir getirir, onlarla beraber dua ederlerdi. Yalniz, hayizli olanlar Musallanin haricinde kalip cemaatin tekbir ve dualarinda hazir bulunurlar (namaza katilmazlardi)" (Tecrid-i Sarih, III, 183). Diser bir rivâyette ibn Abbas diyor ki: "Resulullah, kadinlarin hutbeyi igitmediklerini düsünerek Bilâl'i alip onlarin yanina geldi, onlara vaaz ederek sadaka vermelerini emretti. Kadinlar küpesini, yüzüsünü Bilâl'in etegine atiyorlardi" (Sünen-i Ebu Dâvud, Salat, 239,241). Bütün bunlara ragmen, ahlak ve namusa verilen degerin azaldigi, fitne ve fesadin yayginlastigi ortamlarda kadinlarin cemaate katilmayip evlerinde durmalari Islâm'in ruhuna daha uygundur.
Linklerin Görülmesine Izin VerilmiyorLinki Görebilmek Için Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    veya Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor   
Resimlerin Görüntülenmesine Izin VerilmiyorResimleri Görebilmek Için Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    veya Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor   

Resimlerin Görüntülenmesine Izin VerilmiyorResimleri Görebilmek Için Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    veya Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor   
Bu Sayfayi Paylas
Google Twitter skype Google youtube tumblr pinterest skype youtube grubumuz grubumuz

    ♫ 𝕄𝔼𝕃𝕆𝔻𝕚 ♫

  • Kişisel İleti Gönder (Çevrimdışı)
  • *
  • Kayıt Tarihi
    03 Oca 2015 00:00:00
  • Ileti Sayisi: 19106
  • Konu Sayisi 2369
  • Alinan Begeni 1959
  • Bayan
    • Nerden: Almanya/FFM
  • Memleket: Yozgat
Ramazan bayraminin tespiti kamerî aylardan ?evval hilalinin görünmesiyle oldusu için, hilalin görünüp görünmedigi hakkinda kesin bir sonuca varilamaz da Ramazan orucunun otuzuncu günü, o günün bayram oldusu anlaislirsa, orucu iftar edip bayram yapmak gerekir. Ancak, bayram namazi öile vaktine kadar kilinabilecegi için, eger o günün bayram oldusu öileden önce anlaislmissa, bayram namazi hemen kilinir; yok eger öileden sonra oruçlar açilmissa, ilk gün bayram namazi kilinmaz. Ikinci gün kilinip kilinmayacagi konusunda Islâm âlimleri arasinda görüs farkliligi vardir. "Bir grup insan (binek üzerinde olduklari halde) Resuluüllah'a gelerek, bir gün önce hilali gördüklerine sâhitlik ediyorlardi. Resuûlullah onlara, iftar etmelerini, ertesi sabah da Musallâ'ya gitmelerini emretti" (Sünen-i Ebû Dâvud, II, 227) hadisini delil kabul eden Hanefi ve Hanbelîler, bayram namazinin ikinci günü kilinabilecegi görüsündedirler. sâfiîler bayram namazini sünnet kabul ettikleri için, onlara göre ikinci günü kilinmaz.
Bayramlarda eilenmek ve hattâ oyunlar oynamakta bir sakinca yoktur. Ancak, Islâmî kurallari, harami, helali, utanma duygusunu, agirbagliligi, israfi ve kâfirlere özenip onlara benzememeyi akildan çikarmadan, müslüman sahsiyetine yakisir bir sekilde olmasina dikkat etmek gerekir.
Fedakar KIZMAZ

RÜ'YET HilAL
Hilal'in görülmesi. Hilal; ay'in bati tarafinda göründüsü siradaki halidir. Ikinci ve üçüncü günü ay'a da ayni isim verilir. "Rü'yet" görme anlamindadir. Rü'yet-i hilal de bu hilallerin izlenerek çiplak gözle görülmesi anlaminda bir Islâm f?kih terimidir.
Günes ve ayin hareketleri bütün toplumlarda ay ve yil hesaplari için bir ölçüt olarak kabul edilmistir. Kamerî takvim, ay ve yil hesaplarinda ayin hareketlerini esas alan takvimdir. Islâm dininin temel ibadetlerinden olan oruç ve hac ibadetlerinin vakitleri, ayin dünya etrafindaki dönüslerine göre belirlenmistir. Kur'ân'da söyle buyurulmaktadir: "Sana hilalleri soruyorlar. De ki: Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir" (el-Bakara, 2/ 189).
Kameri aylar, hilalin batida görülmesiyle baglar. Hilalin tekrar batida görünmesi bazen yirmi dokuz bazen de otuz gün sürdüsünden, kameri ayin baglangicini tesbit etmek ancak onu sürekli izlemekle mümkündür.
Ramazan orucuna baglamak ve orucu bitirmek Ramazan ve ?evvâl hilallerinin görülmesiyle olur. ?aban ayinin yirmi dokuzuncu günü hilal gözetlenir; sayet hava bulutlu ise veya hilal gözetlendigi halde görülmezse, ?aban ay'i otuz güne tamamlanir ve Ramazana böyle baglanir. Kamerî aylardan genellikle yedisi yirmi dokuz, begi otuz gündür. Hangi ayin yirmidokuz, hangisinin otuz gün olacagi astronomi bilginlerince dahi daha önceden tespit edilemediginden, Islâm'in bu iki temel ibadeti olan oruç ve Hacc'in tam zamaninda yapilabilmesi için hilalin her ay veya en azindan Recep, ?aban, Ramazan, ?evval ve Zilhicce aylarinda izlenmesi gerekmektedir. Hilali izleme, ibadete bir zemin hazirladigi için ayni zamanda bir ibadettir. Cenab-i Allah'in (O sayili günler) Ramazan ay'gdir. Insanlar için bir (rehber ve) hidayet kaynagi olan Kur'an bu ayda indirilmistir. Öyleyse sizden kim bu ay'a erigirse (bu ay'in hilalini görürse) oruç tutsun" (el-Bakara, 2/185) buyurmasi bu ibadetin baglangicini belirlemistir. DolayIsiyla hilalin rü'yeti ile yani görülmesiyle oruç ibadetine baglanir.
Hilal ile ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s)'den bize intikal etmis hadisler bir hayli çoktur. Ebu Hureyre (r.a), Peygamber EfRBIYEz (s.a.s)'in söyle buyurdusunu söyler: "Ramazan orucunuzu hilali gördüsünüzde tutun. Hilali gördüsünüzde aÇin. sayet hava kapali olursa (ay'in tespitine engel olursa) otuza tamamlayiniz" (Buhari, Savm, II; Müslim, Siyam, 19, H. No: 1081; Nesâî, Siyam, 9; Darimi, Sivam, 2; Ahmed b. Hanbel, II, 422).
BAska bir rivayette ise söyle buyurur: "Hilali görmedikçe orucu tutmayin. Hilali görmedikçe orucu bozmayin. Hilali gördüsünüzde orucu aÇin. sayet hava kapali olursa (hilalin görülmesine engel olursa) otuz gün sayin" (Ahmed b. Hanbel, II, 430, 456).
Abdullah ibn Abbas (r.a), Rasûlüllah (s.a.s)'in söyle buyurdusunu rivayet eder: "Orucu Ramazan'dan önce tutmayin. Orucu hilali gördüsünüzde tutun. Hilali gördüsünüzde aÇin. sayet hilalin görülmesine bulut engel olursa otuz günü tamamlayin" (Nesâî, Siyam, 13; Tirmizi, Siyam 5, H. No: 688).
Diser bir rivayette: Abdullah ibn Abbâs der ki: Ramazan ayindan önce oruca baglayanlara ?asarim. Halbuki Rasûlüllah (s.a.s) söyle buyurdis:
"Orucu hilali gördüsünüz de tutun ve hilali gördüsünüz zaman aÇin. sayet hava kapali olursa (hilali görmenize mani olursa) sayiyi otuza tamamlayin " (Nesâî, Siyâm, 12; Dârimî, Savm, 2; Ahmed b. Hanbel, I, 221; imam Malik, Muvatta, Siyam, I, H. No: 3).
Abdullah bin Ömer (r.a)'den Rasûlüllah (s.a.s)'in Ramazan'i anlatarak söyle buyurdusu rivayet olunur: "Hilali görmedikçe orucu tutmayin. Hilali görmedikçe orucu açmayin. sayet hava kapali olursa (hilali görmenize mani olursa) görüldüsü gibi kabul edin " (Buharî, Savm, 11; Müslim, Siyam, 2, H. No: 1080; Nesâî, Siyam, 10, 11; Dârimî, Savm, 2; Muvatta, Siyam, I, H. No: I).
Hava bulutlu oldusu takdirde ise, Ramazan hilali bir âdil kiginin, ?evvâl hilali de iki âdil kiginin sahitligiyle sabit olur.
Hilali gözleyen ve gördüsünü beyan eden kimsenin, âdil olmasi sarttir. imam Merginanî (Hilali gördüsünü söyleyen kimsede) mutlaka adâlet aranir. Zira Islâmi meselelerde, ibadet hususunda fâsikin haberi makbul degildir. Tahavî'nin "ister âdil olsun, ister âdil olmasin" sözünün tevili mestur olmasi (âdil mi, degil mi bilinmemesi) halindedir" (imam Merginanî, serhu Bidayetil-Mübtedi, Kahire 1965, I, 121) diyerek, önemli bir konuya isaret eder. Hilali tek bagina gördüsünü iddia eden fasik bir kimse "Ulûl-emr" ve "kadi'ya" müracaat eder. eger mü'minlerin velayetine haiz olan bu kimseler hilali gördüsü hususundaki bu beyanini tasdik ederlerse mesele yoktur. Bu durumda bütün mü'minlerin oruca baglamasi gerekir. Ancak âdil olan bir kimse hilali gördüsünü ilân ederse, kadi (hakim) tasdik etsin veya etmesin, bunu duyan kimselerin oruca baglamalari farzdir (Fetavay Hindiyye, I,197-198). Çünkü Ramazan ayinin girdigi, âdil bir kimsenin beyaniyla sabit olMustur.
Ramazan orucunun bagladigini tespit için tek kiginin hilali gördüsüne dair sahitligi, su hadis-i seriflere dayanilarak yeterli görülmüstür.
1- Nafi' Hz. Ömer'in oglu Abdullah'in söyle söyledigini rivayet eder:
"Insanlar hilali izliyorlardi. Ben Rasûlüllah (s.a.s)'e onu (hilali) gördüsümü haber verdim. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s) oruç tuttu ve insanlara orucu tutmalarini emretti" (Ebu Davud, Savm, 7, H. No: 2342; Dârimi, Savin, 3; Hâkim, el-Müstedrek, I, 423).
?krime, Abdullah ibn Abbas'in söyle buyurdusunu rivayet ediyor: "Bir bedevî Rasûlüllah (s.a.s)'e geldi. "Ben hilali gördüm" dedi. Rasûlüllah, "Lailahe illallah Muhammedur-Rasûlüllah'a sahitlik eder misini" dedi. Bedevi "Evet" dedi. Bunun üzerine Peygamber EfRBIYEz "Ey Bilal, insanlara bildir de yarin oruç tutsunlar" buyurdu (Tirmizi, Savm, 7, H. No: 691; ibn Mace, Savm, 6, H. No:1652; Ebu Davud, Savm, 14, H.No: 2340, 2341; Nesâî, Siyam, 8, H. No: 2115; Dârimî, Savm, 7; Hakim, Müstedrek,
Tirmizi, bu hadisi serifi rivayet ettikten sonra sunlari söylüyor: "ilim ehlinin çogu bu hadisle amel ederek oruç tutmak için yalniz bir kiginin sahitligi de makbuldur demislerdir. Nitekim ibnul Mübarek, sâfiî, imam Ahmed ve Küfe ehli bu görüstedir. Buna mukabil orucun bozulmasi için en az iki sahidin gerekli oldusunda ittifak vardir".
"Ramazan'in bittigini gösteren ?evvâl hilalini tesbitte iki sahid gereklidir" derken, su hadislere dayanilmaktadir:
1- Rib'i ibn Haris, Peygamber EfRBIYEzin sahabelerinden birinin söyle buyurdusunu rivâyet eder: "Insanlar Ramazan'in son günü hakkinda ihtilafa düsmüslerdi. Bu sirada iki bedevî geldi ve "Dün akiam hilali gördük" diyerek Rasûlüllah (s.a.s)'in yaninda Allah'a yemin edip sahitlik ettiler. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s) insanlarin orucu bozmalarini emretti" (Ebu Davud, Savm, 13).
Bu ravilerden zikredilen ikinci bir rivayet söyledir: "Rasûlüllah (s.a.s) Ramazan'in otuzuncu gününü tamamlamak üzere ve oruçlu iken sabahleyin iki bedevi geldi. Allah'tan bAska ilah olmadigina yemin ederek önceki akiam hilali gördüklerine dair sahitlik ettiler. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s) emriyle oruca son verildi" (Dârekutnî, Siyam, 14).
Yine ayni ravilerden nakledilen üçüncü bir rivayet söyledir: "Müslümanlar Ramazan'in otuzuncu gününü tamamlamak üzere oruçlu iken sabahleyin iki bedevî geldi. Allah'tan bAska ilah olmadigina ve dün hilali gördüklerine dair sahitlik ettiler. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s)'in emriyle oruca son verildi" (ibn Hanbel, IV, 314).
Ebu Umeyr ibn Enes der ki: "Rasûlüllah (s.a.s)'in sahabilerinden olan Ensar kabilesine mensup amcalarim su hadisi rivayet ederek dediler ki: Havanin elveriIsizligi yüzünden ?evval ayinin hilalini göremedik ve oruç tutuyorduk. Gündüzün geç vakitlerinde bir kafile geldi; dün hilali gördüklerine dair sahitlik ettiler. Bunun üzerine (Rasûlüllah (s.a.s) insanlarin oruçlarini bozmalarini ve ertesi gün bayram namazina gitmelerini emretti" (ibn Mace, Siyam, 6 H. No: 1653; Nesâî, el-?deyn, 21; Ahmed b. Hanbel, V, 87).
Hz. Enes (r.a)'den su hadis-i serif nakledilir: "Enes'in amcalari Rasûlüllah (s.a.s)'in huzurunda hilali gördüklerine dair sahitlik ettiler. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s) insanlara oruçlarini bozmalarini ve ertesi gün bayram namazina gitmelerini emretti" (Ahmed b. Hanbel, III, 279).
Abdurrahman b. Ebi Leyla söyle der: "Ömer (r.a)'le beraber bulunuyorduk. Ona bir adam gelip "?evvâl hilalini gördüm" deyince Hz. Ömer (r.a) "Ey insanlar orucunuzu bozun" dedi" (Ahmed b. Hanbel, I, 28).
Her ne kadar Hz. Ömer (r.a)'den rivayet edilen bu haber tek kiginin sahitligi ile Ramazan orucunun bozulabilecegini ifade ediyorsa da, Diser hadislerde iki veya daha çok kiginin sahitligi beyan edildigi için, Ramazan orucunun sona erdigine karar vermek üzere en az iki sahidin gerektigi hükmü verilmistir. Bununla beraber, tek kiginin sahitligini kabullenen alimler de vardir.
Hanefi mezhebine göre Ramazan hilalinin görülmesinde aranan sahit sayisi ?evval hilalinin görülmesinde aranandan farkli oldusu gibi, her iki ayda da havanin açik veya kapali olmasi durumunda da aranan sahit sayilari degismektedir:
A- Orucun bagladigini bildiren Ramazan hilalinin görülmesinde gerekli olan sahit sayisi:
a) Havanin kapali (bulutlu veyâ sisli) olmasi halinde Ramazan hilali için tek bir kiginin hilali gördüsüne dair sahitligi yeterlidir. Erkek veya kadin olmasi farksizdir. Ancak, sahidin müslüman, âdil, akilli veya balis olmasi sarttir.
b) Havanin açik olmasi halinde iki görüs zikredilmistir:
aa-Tercih edilen görüse göre; haberleri zann galib ifade edecek sayida çok kiginin hilali gördüklerine dair sahitlik etmeleri gerekmektedir. Bu kigilerin sayilarini da tayin etmek Müslüman Ulul-emre (idareciye) Birakilmistir.
bb-Diser bir görüse göre ise; iki âdil sahidin sehadeti yeterli sayilmistir. Günümüzde bu görüsün alinmasini uygun görenler vardir.
B- Orucun (Ramazanin) bittigini belirten ?evval hilalinin görülmesinde gerekli olan sahit sayisi:
a) Havanin kapali olmasi halinde: âdil iki erkegin veya bir erkek iki kadinin hilali gördüklerine dair sahitlikleri yeterlidir. sahitlerin müslüman, akilli, balis, hür ve âdil olmalari sarttir.
b) Havanin açik olmasi halinde; yine iki görüs zikredilmistir
aa-Tercih edilen görüse göre, haberleri zann galib ifade edecek sayida ?ok kimsenin sahitlik etmeleri gerekir.
bb-Diser bir görüse göre ise, iki âdil sâhidin sahitligi yeterli sayilmaktadir. Bu zayif görüstür (Hilal hakkinda Hanefi mezhebinin görüsleri için bakiniz: (Bedâyiü's-Sanâyi', II, 985, 989; Serahsi, el-Mebsut, Matbuatu's-Saade Kahire (t.y.), III, 139-140).
sâfiî hukukçulari ihtilaf metali, yanî boylam farkini gözönünde bulundururlar. Buna ragmen, onlara göre hilal doguda görülürse onlarin batIsinda kalan bütün müslümanlarin bunlara uymasi gerekir. Ama batida görülürse dogudakileri baglamaz. Ayni meridyen üzerinde olanlar da birbirlerine tabi olurlar. Diser f?kih ekollerine göre ise buna itibar edilmez. Dünyanin neresinde olursa olsun, hilalin görülmesi Diser yerler hakkinda da geçerlidir. Hilâl bir yerde görüldüsünde Diser bütün müslümanlarin bayram yapmalari gerekir. Bu da Islam ümmeti arasindaki birligi saglamaya daha uygundur.
Fukahânin büyük çogunlusuna göre rasathane hesaplarina itibar edilmez. Hilalin görülmesi gerçeklesmedigi takdirde önceki ayi otuza tamamlamakla kamerî ay baglar. sâfiilerden bazi âlimlerle çok az sayidaki hanefi âlimlere göre ise, rasathane hesaplarina da itibar edilir. Ancak yukarida kaydettigimiz bütün hadislerde hesap ile hilalin tespiti asla söz konusu edilmemistir. Rasûlüllah (s.a.s)'den sahih senedlerle rivayet edilen bu hadislerde hilallerin sübutunu, hilalin gözle görülmesine baglamaktadir.
Bu anlamda rivayet edilmis bütün hadislerin hiçbirinde hesaba itibar edilecegine dair bir isaret mevcut degildir. Hatta Rasûlüllah (s.a.s) bir hadislerinde "Biz ümmî bir ümmetiz: yazi bilmez, hesap bilmeyiz" (Buhârî, Savm, 13; Müslim, Siyam, 15; Ebû Davûd, Savm, 4) buyurarak hesaba itibar edilmeyecegini kesin olarak belirtmistir. Sahabenin ittifaki da hesap üzere degil, rü'yet üzere olMustur.
Islâm dini, belli bir zümrenin degil, her sinif ve milletten insanlarin dinidir. Hilalin gözle gözetlenmesi havâs-avâm herkesin imkani dahilinde olan bir husustur. Hesap esas alindigi takdirde ancak bu isten anlayanlar tahkiki bir bilgiye dayanarak hilali tesbit edebilirler. Genel halk tabakasi ile bu isten anlamayanlar onlari taklit etmek zorunda kalirlar. Tahkiki bir bilgiye dayanarak bütün müslümanlarin Ramazan orucuna baglamalari ve bayram yapmalari mümkün olmaz. Bununla beraber rü'yeti esas alan âlimlerden bir kismi, hilalin hesapla kesin olarak tesbit edilebilecegini de kabul etmezler.
Gözle görmenin esas oldusunu söyleyen âlimlerin bir kismi, hesapla hilalin tespitini, müneccim ve kâhinlerin sözlerini kabul etme ile ayni durumda görür ve bu gibilerin sözlerine itimat etmenin Islâm'da yasaklandigini ifade ederler.
Hanefilerin bu husustaki genel görüsleri ise söyledir: Astronomi âlimlerinin ayin hareketlerini esas alarak yaptiklari hesaplara itibar edilerek Ramazan ayinin girdigi ilan edilemez. ibn Abidin söyle der: "Muvakkitlerin (zamani hesaplayan uzmanlarin) sözüne itibar yoktur. Yani halka oruç farz olmak için, onlarin sözü delil olmaz. Müneccimlerin hesabi ile amel etmek caiz degildir. Muvakkitlerin, filân gecede hilâl gök yüzünde söyle görülecektir demeleri ile oruç tutulmaz." Fetavay Hindiyye'de "Hilal meselesinde müneccimlerin haberlerine müracaat edilmeyecegi gibi; geçerli olan görüse göre, onlarin sözleri de kabul edilemez. Hatta bir müneccimin bu hususta yaptigi hesapla, kendisinin amel etmesi caiz degildir" denilmektedir (Fetavay Hindiyye, I, 197).
Meselenin özü sudur: Islâm bilginleri, astronomi ilminin sonuçlarini inkâr noktasinda degildir. Ancak hilalin gözlenmesi, nassla sabit olan bir ameldir. Nitekim Hanefî fukahasi bunun vacib oldusunda ittifak etmistir. ilmin ilerlemis olmasi her hangi bir vacibi ortadan kaldirmaz. Kaldi ki; gözle görmenin kalbe verecegi rahatlikla, takvim yapragina bakmak arasinda büyük bir fark vardir.
Çogunlusun katildigi sahih görüse göre müneccimlerin ve astronomî bilginlerinin bu husustaki sözlerine itibar edilmez. Çünkü hesaplar kesin olsalar da bunlari yapanlar hatadan masum degildirler. Nitekim memleketlerin takvimlerinin birbirinden farkli olusu da bunu göstermektedir. Diser yandan, hesaplara göre kamerî aylar mutlaka otuz veya yirmi dokuz degildir. Sürekli degiskendir. Bir yil otuz gün süren bir ay, ertesi yil yirmi dokuz olabilir. Allah Teâlâ, kullarina kolaylik olmasi için orucun yirmi dokuz olacagini Peygamberi vasitasiyla bizlere bildirmistir. Abdullah ibn Ömer (r.a), Rasûlüllah (s.a.s)'in söyle buyurdusunu ifade ediyor: "ayin yirmi dokuzuncu gecesi olunca hilali görmeden orucu açmayin. sayet hava kapali olursa (görmenize mani olursa) sayiyi otuza tamamlayin" (Buhârî, Savm, 11).
Abdullah (r.a)'dan nakledilen Diser bir rivayette söyle der: "Rasûlüllah (s.a.s) Ramazan'dan bahsetti. Iki elini birbirine vurarak; Bir ay söyle söyle ve söyledir dedi. Üçüncü defasinda bas parmagini kapatti ve söyle buyurdu: "Orucu hilali gördüsünüzde tutun ve hilali gördüsünüzde aÇin. sayet hava kapali olursa (size engel olursa) ayi otuza göre takdir edin " (Müslim, Siyam, 2, H. No: 1080).
Abdullah'dan nakledilen Diser bir rivayet ise söyle varid olMustur: "Bir ay yirmi dokuz olur. Hilali görmeden orucu tutmayin ve hilali görmedikçe orucu açmayin. sayet hava kapali olursa (görmenize engel olursa) onu takdir edin" (Müslim, Siyam, 3 (7), H. No: 1080; Ebu Davud, Savm, IV, H. No: 2320; Dârimî, Savm, V; imam Malik, Muvatta, Siyam, I). Bu hadis-i serif'te zikredilen "onu takdir edin" ifadesinden neyin kastedildigi hususunda alimler arasinda görüs farkliliklari vardir.
a) imam Mâlik, imam sâfiî, imam Ebu Hanife, Selef ve Halefden Cumhur-u Ulema Diser hadisleri delil göstererek bunun manasinin "sayet hilali göremezseniz ay'i tam sayi olan otuza göre takdir edin" oldusunu söylemislerdir.
b) imam Ahmed ibn Hanbel ise "sayet hilali göremezseniz onun bulut altinda oldusunu takdir edin" manasini ifade ettigini bildirmis ve ayin yirmi dokuzunda hava açik olur da hilal görülmezse, otuza tamamlanacagini; buna mukabil, hava bulutlu veya sisli olur da görülmezse, hilalin var sayilacagini ve o ay'in yirmi dokuz kabul edilecegini söylemistir.
c) ibn sureyh, ibn Kuteybe gibi bir kIsim âlimler ise buradaki "onu takdir edin" ifadesinden "sayet hilali görmezseniz, astronomik hesaplara göre onu takdir edin" anlaminin kastedildigini ileri sürmüsler, ancak bu görüsleri âlimler tarafindan kabul görmemistir. Çünkü Diser bir rivayette "... sayet hilali görmenize hava durumu mani olursa ay'in sayIsini otuz güne takdir edin" diye varid olMustur (Buhârî, serh Umdetul-Kari, Muniriye matbaasi, MIsir baskIsi, X, 201; Müslim, serhi Nevevî, VII, 190).
Burada dikkat edilmesi gereken husus sudur: Ramazan ayinin baglangiç ve bitis tarihlerinin tesbitinde basvurulacak yol, hilale bakmaktir. Hilal görülmedigi takdirdedir ki birinci görüse göre bu ayin otuz oldusu takdir edilecek; ikinci görüse göre ise astronomik hesaplarin takdirine basvurulacaktir. Bu son görüsün kabule ?ayan olmadigi belirtilmistir.
Abdullah ibn Ömer (r.a) Rasûlüllah (s.a.s)'in söyle buyurdusunu rivayet eder: "Allah hilalleri, vakitleri bildiren vasitalar kildi. Hilali gördüsünüzde orucu tutun; hilali gördüsünüzde orucu aÇin. sayet hava kapali olursa (buna mani olursa) takdire çaligin ve bilin ki bir kameri ay otuz günden fazla olamaz” (Hakim, Müstedrek, I, 423).
Rü'yeti esas alanlar, sahitlerin yalan sahitlik etme ihtimali üzerinde de durarak, bunun mümkün oldusunu kabul eder ve derler ki: seriat zâhir ölçüleri esas almistir. Her sahitlik hakkinda bu durum söz konusudur. Bâtini ancak Allah bilir (ibn Abidin, a.g.e., s. 214). Bu ihtimali hesaba katan Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadisinde söyle buyurmaktadir:
"Orucunuz, oruç tuttusunuz gündür. Fitir bayraminiz, bayram yaptisiniz gündür. Kurban bayraminiz da bayram yaptisiniz gündür" (Tirmizi, Savm, 11).
Hesaba itibar edilecegini söyleyenlerin delilleri:
Peygamber (s.a.s)'in "Biz ümmî bir ümmetiz: yazi bilmez, hesap bilmeyiz"seklindeki hadisi o günkü bir vakiayi dile getirmektedir. Peygamber (s.a.s) Islâm ümmetinin bu hal üzere devam edecegini söylemiyor. Hesaba basvurmanin müneccimlik ve kahinlikle de bir ilgisi yoktur. Kâhinler, yildizlarin hareketlerinden fert ve toplumun gelecegi hakkinda mana çikarir, kehânetlerde bulunurlar. Oysa rasathane hesaplari bir ilimdir, ilmî usullerle neticeye varir.
Yüce Allah Kur'ân-i Kerim'de günes, ay ve yildizlarin belli ölçüler dahilinde hareket ettiklerini, kâinatin tamamina bir nizamin hakim bulundusunu ve bu nizama bir degigikligin ariz olmadigini haber vermektedir. Astronomi ile mesgul olanlar, hassas aletlerle donatilmis rasathanelerde bu hareketleri hesap ederler. Hilalin hesapla tespiti müslümanlar arasinda birligi saglar. Böylece müslümanlar ayni günde oruca baglama ve ayni günde bayram yapma imkanina kavusmus olurlar.
Hesaba itibar edilmesini savunan âlimler, yukaridaki delillerine ek olarak, orucun da namaz gibi bir ibadet oldusunu, namaz vakitlerini tespit ederken nasil hesaba itibar ediliyorsa, oruç konusunda da hesaba itibar edilmesi gerektigini söylerler.
sâfiî âlimlerden iman Sübkî, hesaba itibar etmenin ötesinde hesabin esas alinmasi gerektigini savunur. Ona göre sahitler, hilâli gördüklerine dair sahitlik etseler, hesap ehli de o gün görülmeyecegini söyleseler, hesap ehlinin görüsüyle amel edilir. Çünkü hesap, kesindir, sahitlerin sahitligi ise zannîdir (Sübkî, ilmul-Meniur fi Isbati'i-suhür, MIsir 1329, s. 26). Ayni mezhebe bagli ibnu'l-Hacer ise, bu durumda hesaba uyabilmek için hesap uzmanlarinin ittifakini sart kogar (ibn Abidin, a.g.e., s. 227).
Bu görüste olan âlimler, her hesap uzmanina güvenilemeyecegini, verecegi bilgiye dinî bir ibadet dayandgrilacagindan mü'min ve âdil olmasi gerektigini belirtirler (Muhammed Bahît, griâdu Ehlil-Mille ila Isbatil-Ehille, MIsir 1329, s. 271).
Meselenin özü sudur: Bir kimse, ?evval hilalini gördüsünü veliyyülemr veya kadi'ya müracaat ederek beyan ederse, onlar tasdik ettigi anda Ramazan bayrami ilân olunMus demektir. Laik olan (yani din ile devlet islerini ayri mütalaa eden) devletler Ramazan serif ayinin baglangicini ve bayramini ilân etme hakkina sahip degildirler. Zira bu dini (Islâmî) bir meseledir. Onlarin bu konuda velayet hakki yoktur. Velev ki ilân etseler dahi, hükmen geçerli degildir. Zira velayet hakki bey'at sonucu ortaya çikar. Halbuki laik devlet, hangi dinden olursa olsun, bütün vatandaglari Egit kabul etmek durumundadir. Nasil yahudilerin ve hristiyanlarin bayram günlerini ilân etmiyorsa, müslümanlarin bayram günlerini de ilân edemez. Ettigi takdirde, vatandaglar arasinda Egitligi bozMus ve din istismari yapmis olur.
Son yillarda rü'yet-i hilâl konusunda, farkli siyasî cografyalarda bulunan müslümanlar arasinda bir ihtilaf görülmektedir. Bunun giderilmesi için rüyet-i hilâl toplantilari yapilmis ve bazi kararlar alinmistir. Fakat pratikte bu kararlarin hiç bir faydasi olmadigi müsahade edilmektedir. Müslümanlar yine ayri ayri günlerde Ramazan orucuna baglamakta ve farkli günlerde bayram etmektedirler. Bunun sebebini Kemalüddin ibnül-Hümam'in su tespitinde bulmak mümkündür: "Müslümanlarin kendi içlerinden bir emir seçmelerinin sebebi; Islâm'in emirlerini (ve hükümlerini) hakki ile eda etmek içindir" (Kemalüddin ibnül-Hümâm, Kitabû'l Müsayere, Istanbul 1979, 265) O, bu ifade ile siyasi suurun temelini tespit etmistir. Mü'minlerin kendi içlerinden seçtikleri bir emire itaat etmeleri, nassla emrolunMustur. Günümüzde bu mahiyette bir emir sahibi bulunmadigi için rüyet-i hilal konusundaki ihtilaflar devam edecektir. Mükellef olan her mü'min, bu durumu iyi düsünüp tasutî güçlerin din istismari kariIsinda direnmelidir. tasutî güçleri reddetmenin bir iman meselesi oldusu asla unutulmamalidir.
Samil ?A
Linklerin Görülmesine Izin VerilmiyorLinki Görebilmek Için Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    veya Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor   
Resimlerin Görüntülenmesine Izin VerilmiyorResimleri Görebilmek Için Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    veya Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor   

Resimlerin Görüntülenmesine Izin VerilmiyorResimleri Görebilmek Için Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    veya Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor   

    Dünya

  • Kişisel İleti Gönder (Çevrimiçi)
  • *
  • Kayıt Tarihi
    26 Eki 2024 20:09:00
  • Ileti Sayisi: 860
  • Konu Sayisi 560
  • Alinan Begeni 550
  • Bayan
 1001-askinmelodisi   Emeklerinize saglik..

Etiketler: