| Ramazan bayraminin tespiti kamerî aylardan ?evval hilalinin görünmesiyle oldusu için, hilalin görünüp görünmedigi hakkinda kesin bir sonuca varilamaz da Ramazan orucunun otuzuncu günü, o günün bayram oldusu anlaislirsa, orucu iftar edip bayram yapmak gerekir. Ancak, bayram namazi öile vaktine kadar kilinabilecegi için, eger o günün bayram oldusu öileden önce anlaislmissa, bayram namazi hemen kilinir; yok eger öileden sonra oruçlar açilmissa, ilk gün bayram namazi kilinmaz. Ikinci gün kilinip kilinmayacagi konusunda Islâm âlimleri arasinda görüs farkliligi vardir. "Bir grup insan (binek üzerinde olduklari halde) Resuluüllah'a gelerek, bir gün önce hilali gördüklerine sâhitlik ediyorlardi. Resuûlullah onlara, iftar etmelerini, ertesi sabah da Musallâ'ya gitmelerini emretti" (Sünen-i Ebû Dâvud, II, 227) hadisini delil kabul eden Hanefi ve Hanbelîler, bayram namazinin ikinci günü kilinabilecegi görüsündedirler. sâfiîler bayram namazini sünnet kabul ettikleri için, onlara göre ikinci günü kilinmaz. Bayramlarda eilenmek ve hattâ oyunlar oynamakta bir sakinca yoktur. Ancak, Islâmî kurallari, harami, helali, utanma duygusunu, agirbagliligi, israfi ve kâfirlere özenip onlara benzememeyi akildan çikarmadan, müslüman sahsiyetine yakisir bir sekilde olmasina dikkat etmek gerekir. Fedakar KIZMAZ RÜ'YET HilAL Hilal'in görülmesi. Hilal; ay'in bati tarafinda göründüsü siradaki halidir. Ikinci ve üçüncü günü ay'a da ayni isim verilir. "Rü'yet" görme anlamindadir. Rü'yet-i hilal de bu hilallerin izlenerek çiplak gözle görülmesi anlaminda bir Islâm f?kih terimidir. Günes ve ayin hareketleri bütün toplumlarda ay ve yil hesaplari için bir ölçüt olarak kabul edilmistir. Kamerî takvim, ay ve yil hesaplarinda ayin hareketlerini esas alan takvimdir. Islâm dininin temel ibadetlerinden olan oruç ve hac ibadetlerinin vakitleri, ayin dünya etrafindaki dönüslerine göre belirlenmistir. Kur'ân'da söyle buyurulmaktadir: "Sana hilalleri soruyorlar. De ki: Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir" (el-Bakara, 2/ 189). Kameri aylar, hilalin batida görülmesiyle baglar. Hilalin tekrar batida görünmesi bazen yirmi dokuz bazen de otuz gün sürdüsünden, kameri ayin baglangicini tesbit etmek ancak onu sürekli izlemekle mümkündür. Ramazan orucuna baglamak ve orucu bitirmek Ramazan ve ?evvâl hilallerinin görülmesiyle olur. ?aban ayinin yirmi dokuzuncu günü hilal gözetlenir; sayet hava bulutlu ise veya hilal gözetlendigi halde görülmezse, ?aban ay'i otuz güne tamamlanir ve Ramazana böyle baglanir. Kamerî aylardan genellikle yedisi yirmi dokuz, begi otuz gündür. Hangi ayin yirmidokuz, hangisinin otuz gün olacagi astronomi bilginlerince dahi daha önceden tespit edilemediginden, Islâm'in bu iki temel ibadeti olan oruç ve Hacc'in tam zamaninda yapilabilmesi için hilalin her ay veya en azindan Recep, ?aban, Ramazan, ?evval ve Zilhicce aylarinda izlenmesi gerekmektedir. Hilali izleme, ibadete bir zemin hazirladigi için ayni zamanda bir ibadettir. Cenab-i Allah'in (O sayili günler) Ramazan ay'gdir. Insanlar için bir (rehber ve) hidayet kaynagi olan Kur'an bu ayda indirilmistir. Öyleyse sizden kim bu ay'a erigirse (bu ay'in hilalini görürse) oruç tutsun" (el-Bakara, 2/185) buyurmasi bu ibadetin baglangicini belirlemistir. DolayIsiyla hilalin rü'yeti ile yani görülmesiyle oruç ibadetine baglanir. Hilal ile ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s)'den bize intikal etmis hadisler bir hayli çoktur. Ebu Hureyre (r.a), Peygamber EfRBIYEz (s.a.s)'in söyle buyurdusunu söyler: "Ramazan orucunuzu hilali gördüsünüzde tutun. Hilali gördüsünüzde aÇin. sayet hava kapali olursa (ay'in tespitine engel olursa) otuza tamamlayiniz" (Buhari, Savm, II; Müslim, Siyam, 19, H. No: 1081; Nesâî, Siyam, 9; Darimi, Sivam, 2; Ahmed b. Hanbel, II, 422). BAska bir rivayette ise söyle buyurur: "Hilali görmedikçe orucu tutmayin. Hilali görmedikçe orucu bozmayin. Hilali gördüsünüzde orucu aÇin. sayet hava kapali olursa (hilalin görülmesine engel olursa) otuz gün sayin" (Ahmed b. Hanbel, II, 430, 456). Abdullah ibn Abbas (r.a), Rasûlüllah (s.a.s)'in söyle buyurdusunu rivayet eder: "Orucu Ramazan'dan önce tutmayin. Orucu hilali gördüsünüzde tutun. Hilali gördüsünüzde aÇin. sayet hilalin görülmesine bulut engel olursa otuz günü tamamlayin" (Nesâî, Siyam, 13; Tirmizi, Siyam 5, H. No: 688). Diser bir rivayette: Abdullah ibn Abbâs der ki: Ramazan ayindan önce oruca baglayanlara ?asarim. Halbuki Rasûlüllah (s.a.s) söyle buyurdis: "Orucu hilali gördüsünüz de tutun ve hilali gördüsünüz zaman aÇin. sayet hava kapali olursa (hilali görmenize mani olursa) sayiyi otuza tamamlayin " (Nesâî, Siyâm, 12; Dârimî, Savm, 2; Ahmed b. Hanbel, I, 221; imam Malik, Muvatta, Siyam, I, H. No: 3). Abdullah bin Ömer (r.a)'den Rasûlüllah (s.a.s)'in Ramazan'i anlatarak söyle buyurdusu rivayet olunur: "Hilali görmedikçe orucu tutmayin. Hilali görmedikçe orucu açmayin. sayet hava kapali olursa (hilali görmenize mani olursa) görüldüsü gibi kabul edin " (Buharî, Savm, 11; Müslim, Siyam, 2, H. No: 1080; Nesâî, Siyam, 10, 11; Dârimî, Savm, 2; Muvatta, Siyam, I, H. No: I). Hava bulutlu oldusu takdirde ise, Ramazan hilali bir âdil kiginin, ?evvâl hilali de iki âdil kiginin sahitligiyle sabit olur. Hilali gözleyen ve gördüsünü beyan eden kimsenin, âdil olmasi sarttir. imam Merginanî (Hilali gördüsünü söyleyen kimsede) mutlaka adâlet aranir. Zira Islâmi meselelerde, ibadet hususunda fâsikin haberi makbul degildir. Tahavî'nin "ister âdil olsun, ister âdil olmasin" sözünün tevili mestur olmasi (âdil mi, degil mi bilinmemesi) halindedir" (imam Merginanî, serhu Bidayetil-Mübtedi, Kahire 1965, I, 121) diyerek, önemli bir konuya isaret eder. Hilali tek bagina gördüsünü iddia eden fasik bir kimse "Ulûl-emr" ve "kadi'ya" müracaat eder. eger mü'minlerin velayetine haiz olan bu kimseler hilali gördüsü hususundaki bu beyanini tasdik ederlerse mesele yoktur. Bu durumda bütün mü'minlerin oruca baglamasi gerekir. Ancak âdil olan bir kimse hilali gördüsünü ilân ederse, kadi (hakim) tasdik etsin veya etmesin, bunu duyan kimselerin oruca baglamalari farzdir (Fetavay Hindiyye, I,197-198). Çünkü Ramazan ayinin girdigi, âdil bir kimsenin beyaniyla sabit olMustur. Ramazan orucunun bagladigini tespit için tek kiginin hilali gördüsüne dair sahitligi, su hadis-i seriflere dayanilarak yeterli görülmüstür. 1- Nafi' Hz. Ömer'in oglu Abdullah'in söyle söyledigini rivayet eder: "Insanlar hilali izliyorlardi. Ben Rasûlüllah (s.a.s)'e onu (hilali) gördüsümü haber verdim. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s) oruç tuttu ve insanlara orucu tutmalarini emretti" (Ebu Davud, Savm, 7, H. No: 2342; Dârimi, Savin, 3; Hâkim, el-Müstedrek, I, 423). ?krime, Abdullah ibn Abbas'in söyle buyurdusunu rivayet ediyor: "Bir bedevî Rasûlüllah (s.a.s)'e geldi. "Ben hilali gördüm" dedi. Rasûlüllah, "Lailahe illallah Muhammedur-Rasûlüllah'a sahitlik eder misini" dedi. Bedevi "Evet" dedi. Bunun üzerine Peygamber EfRBIYEz "Ey Bilal, insanlara bildir de yarin oruç tutsunlar" buyurdu (Tirmizi, Savm, 7, H. No: 691; ibn Mace, Savm, 6, H. No:1652; Ebu Davud, Savm, 14, H.No: 2340, 2341; Nesâî, Siyam, 8, H. No: 2115; Dârimî, Savm, 7; Hakim, Müstedrek, Tirmizi, bu hadisi serifi rivayet ettikten sonra sunlari söylüyor: "ilim ehlinin çogu bu hadisle amel ederek oruç tutmak için yalniz bir kiginin sahitligi de makbuldur demislerdir. Nitekim ibnul Mübarek, sâfiî, imam Ahmed ve Küfe ehli bu görüstedir. Buna mukabil orucun bozulmasi için en az iki sahidin gerekli oldusunda ittifak vardir". "Ramazan'in bittigini gösteren ?evvâl hilalini tesbitte iki sahid gereklidir" derken, su hadislere dayanilmaktadir: 1- Rib'i ibn Haris, Peygamber EfRBIYEzin sahabelerinden birinin söyle buyurdusunu rivâyet eder: "Insanlar Ramazan'in son günü hakkinda ihtilafa düsmüslerdi. Bu sirada iki bedevî geldi ve "Dün akiam hilali gördük" diyerek Rasûlüllah (s.a.s)'in yaninda Allah'a yemin edip sahitlik ettiler. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s) insanlarin orucu bozmalarini emretti" (Ebu Davud, Savm, 13). Bu ravilerden zikredilen ikinci bir rivayet söyledir: "Rasûlüllah (s.a.s) Ramazan'in otuzuncu gününü tamamlamak üzere ve oruçlu iken sabahleyin iki bedevi geldi. Allah'tan bAska ilah olmadigina yemin ederek önceki akiam hilali gördüklerine dair sahitlik ettiler. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s) emriyle oruca son verildi" (Dârekutnî, Siyam, 14). Yine ayni ravilerden nakledilen üçüncü bir rivayet söyledir: "Müslümanlar Ramazan'in otuzuncu gününü tamamlamak üzere oruçlu iken sabahleyin iki bedevî geldi. Allah'tan bAska ilah olmadigina ve dün hilali gördüklerine dair sahitlik ettiler. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s)'in emriyle oruca son verildi" (ibn Hanbel, IV, 314). Ebu Umeyr ibn Enes der ki: "Rasûlüllah (s.a.s)'in sahabilerinden olan Ensar kabilesine mensup amcalarim su hadisi rivayet ederek dediler ki: Havanin elveriIsizligi yüzünden ?evval ayinin hilalini göremedik ve oruç tutuyorduk. Gündüzün geç vakitlerinde bir kafile geldi; dün hilali gördüklerine dair sahitlik ettiler. Bunun üzerine (Rasûlüllah (s.a.s) insanlarin oruçlarini bozmalarini ve ertesi gün bayram namazina gitmelerini emretti" (ibn Mace, Siyam, 6 H. No: 1653; Nesâî, el-?deyn, 21; Ahmed b. Hanbel, V, 87). Hz. Enes (r.a)'den su hadis-i serif nakledilir: "Enes'in amcalari Rasûlüllah (s.a.s)'in huzurunda hilali gördüklerine dair sahitlik ettiler. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s) insanlara oruçlarini bozmalarini ve ertesi gün bayram namazina gitmelerini emretti" (Ahmed b. Hanbel, III, 279). Abdurrahman b. Ebi Leyla söyle der: "Ömer (r.a)'le beraber bulunuyorduk. Ona bir adam gelip "?evvâl hilalini gördüm" deyince Hz. Ömer (r.a) "Ey insanlar orucunuzu bozun" dedi" (Ahmed b. Hanbel, I, 28). Her ne kadar Hz. Ömer (r.a)'den rivayet edilen bu haber tek kiginin sahitligi ile Ramazan orucunun bozulabilecegini ifade ediyorsa da, Diser hadislerde iki veya daha çok kiginin sahitligi beyan edildigi için, Ramazan orucunun sona erdigine karar vermek üzere en az iki sahidin gerektigi hükmü verilmistir. Bununla beraber, tek kiginin sahitligini kabullenen alimler de vardir. Hanefi mezhebine göre Ramazan hilalinin görülmesinde aranan sahit sayisi ?evval hilalinin görülmesinde aranandan farkli oldusu gibi, her iki ayda da havanin açik veya kapali olmasi durumunda da aranan sahit sayilari degismektedir: A- Orucun bagladigini bildiren Ramazan hilalinin görülmesinde gerekli olan sahit sayisi: a) Havanin kapali (bulutlu veyâ sisli) olmasi halinde Ramazan hilali için tek bir kiginin hilali gördüsüne dair sahitligi yeterlidir. Erkek veya kadin olmasi farksizdir. Ancak, sahidin müslüman, âdil, akilli veya balis olmasi sarttir. b) Havanin açik olmasi halinde iki görüs zikredilmistir: aa-Tercih edilen görüse göre; haberleri zann galib ifade edecek sayida çok kiginin hilali gördüklerine dair sahitlik etmeleri gerekmektedir. Bu kigilerin sayilarini da tayin etmek Müslüman Ulul-emre (idareciye) Birakilmistir. bb-Diser bir görüse göre ise; iki âdil sahidin sehadeti yeterli sayilmistir. Günümüzde bu görüsün alinmasini uygun görenler vardir. B- Orucun (Ramazanin) bittigini belirten ?evval hilalinin görülmesinde gerekli olan sahit sayisi: a) Havanin kapali olmasi halinde: âdil iki erkegin veya bir erkek iki kadinin hilali gördüklerine dair sahitlikleri yeterlidir. sahitlerin müslüman, akilli, balis, hür ve âdil olmalari sarttir. b) Havanin açik olmasi halinde; yine iki görüs zikredilmistir aa-Tercih edilen görüse göre, haberleri zann galib ifade edecek sayida ?ok kimsenin sahitlik etmeleri gerekir. bb-Diser bir görüse göre ise, iki âdil sâhidin sahitligi yeterli sayilmaktadir. Bu zayif görüstür (Hilal hakkinda Hanefi mezhebinin görüsleri için bakiniz: (Bedâyiü's-Sanâyi', II, 985, 989; Serahsi, el-Mebsut, Matbuatu's-Saade Kahire (t.y.), III, 139-140). sâfiî hukukçulari ihtilaf metali, yanî boylam farkini gözönünde bulundururlar. Buna ragmen, onlara göre hilal doguda görülürse onlarin batIsinda kalan bütün müslümanlarin bunlara uymasi gerekir. Ama batida görülürse dogudakileri baglamaz. Ayni meridyen üzerinde olanlar da birbirlerine tabi olurlar. Diser f?kih ekollerine göre ise buna itibar edilmez. Dünyanin neresinde olursa olsun, hilalin görülmesi Diser yerler hakkinda da geçerlidir. Hilâl bir yerde görüldüsünde Diser bütün müslümanlarin bayram yapmalari gerekir. Bu da Islam ümmeti arasindaki birligi saglamaya daha uygundur. Fukahânin büyük çogunlusuna göre rasathane hesaplarina itibar edilmez. Hilalin görülmesi gerçeklesmedigi takdirde önceki ayi otuza tamamlamakla kamerî ay baglar. sâfiilerden bazi âlimlerle çok az sayidaki hanefi âlimlere göre ise, rasathane hesaplarina da itibar edilir. Ancak yukarida kaydettigimiz bütün hadislerde hesap ile hilalin tespiti asla söz konusu edilmemistir. Rasûlüllah (s.a.s)'den sahih senedlerle rivayet edilen bu hadislerde hilallerin sübutunu, hilalin gözle görülmesine baglamaktadir. Bu anlamda rivayet edilmis bütün hadislerin hiçbirinde hesaba itibar edilecegine dair bir isaret mevcut degildir. Hatta Rasûlüllah (s.a.s) bir hadislerinde "Biz ümmî bir ümmetiz: yazi bilmez, hesap bilmeyiz" (Buhârî, Savm, 13; Müslim, Siyam, 15; Ebû Davûd, Savm, 4) buyurarak hesaba itibar edilmeyecegini kesin olarak belirtmistir. Sahabenin ittifaki da hesap üzere degil, rü'yet üzere olMustur. Islâm dini, belli bir zümrenin degil, her sinif ve milletten insanlarin dinidir. Hilalin gözle gözetlenmesi havâs-avâm herkesin imkani dahilinde olan bir husustur. Hesap esas alindigi takdirde ancak bu isten anlayanlar tahkiki bir bilgiye dayanarak hilali tesbit edebilirler. Genel halk tabakasi ile bu isten anlamayanlar onlari taklit etmek zorunda kalirlar. Tahkiki bir bilgiye dayanarak bütün müslümanlarin Ramazan orucuna baglamalari ve bayram yapmalari mümkün olmaz. Bununla beraber rü'yeti esas alan âlimlerden bir kismi, hilalin hesapla kesin olarak tesbit edilebilecegini de kabul etmezler. Gözle görmenin esas oldusunu söyleyen âlimlerin bir kismi, hesapla hilalin tespitini, müneccim ve kâhinlerin sözlerini kabul etme ile ayni durumda görür ve bu gibilerin sözlerine itimat etmenin Islâm'da yasaklandigini ifade ederler. Hanefilerin bu husustaki genel görüsleri ise söyledir: Astronomi âlimlerinin ayin hareketlerini esas alarak yaptiklari hesaplara itibar edilerek Ramazan ayinin girdigi ilan edilemez. ibn Abidin söyle der: "Muvakkitlerin (zamani hesaplayan uzmanlarin) sözüne itibar yoktur. Yani halka oruç farz olmak için, onlarin sözü delil olmaz. Müneccimlerin hesabi ile amel etmek caiz degildir. Muvakkitlerin, filân gecede hilâl gök yüzünde söyle görülecektir demeleri ile oruç tutulmaz." Fetavay Hindiyye'de "Hilal meselesinde müneccimlerin haberlerine müracaat edilmeyecegi gibi; geçerli olan görüse göre, onlarin sözleri de kabul edilemez. Hatta bir müneccimin bu hususta yaptigi hesapla, kendisinin amel etmesi caiz degildir" denilmektedir (Fetavay Hindiyye, I, 197). Meselenin özü sudur: Islâm bilginleri, astronomi ilminin sonuçlarini inkâr noktasinda degildir. Ancak hilalin gözlenmesi, nassla sabit olan bir ameldir. Nitekim Hanefî fukahasi bunun vacib oldusunda ittifak etmistir. ilmin ilerlemis olmasi her hangi bir vacibi ortadan kaldirmaz. Kaldi ki; gözle görmenin kalbe verecegi rahatlikla, takvim yapragina bakmak arasinda büyük bir fark vardir. Çogunlusun katildigi sahih görüse göre müneccimlerin ve astronomî bilginlerinin bu husustaki sözlerine itibar edilmez. Çünkü hesaplar kesin olsalar da bunlari yapanlar hatadan masum degildirler. Nitekim memleketlerin takvimlerinin birbirinden farkli olusu da bunu göstermektedir. Diser yandan, hesaplara göre kamerî aylar mutlaka otuz veya yirmi dokuz degildir. Sürekli degiskendir. Bir yil otuz gün süren bir ay, ertesi yil yirmi dokuz olabilir. Allah Teâlâ, kullarina kolaylik olmasi için orucun yirmi dokuz olacagini Peygamberi vasitasiyla bizlere bildirmistir. Abdullah ibn Ömer (r.a), Rasûlüllah (s.a.s)'in söyle buyurdusunu ifade ediyor: "ayin yirmi dokuzuncu gecesi olunca hilali görmeden orucu açmayin. sayet hava kapali olursa (görmenize mani olursa) sayiyi otuza tamamlayin" (Buhârî, Savm, 11). Abdullah (r.a)'dan nakledilen Diser bir rivayette söyle der: "Rasûlüllah (s.a.s) Ramazan'dan bahsetti. Iki elini birbirine vurarak; Bir ay söyle söyle ve söyledir dedi. Üçüncü defasinda bas parmagini kapatti ve söyle buyurdu: "Orucu hilali gördüsünüzde tutun ve hilali gördüsünüzde aÇin. sayet hava kapali olursa (size engel olursa) ayi otuza göre takdir edin " (Müslim, Siyam, 2, H. No: 1080). Abdullah'dan nakledilen Diser bir rivayet ise söyle varid olMustur: "Bir ay yirmi dokuz olur. Hilali görmeden orucu tutmayin ve hilali görmedikçe orucu açmayin. sayet hava kapali olursa (görmenize engel olursa) onu takdir edin" (Müslim, Siyam, 3 (7), H. No: 1080; Ebu Davud, Savm, IV, H. No: 2320; Dârimî, Savm, V; imam Malik, Muvatta, Siyam, I). Bu hadis-i serif'te zikredilen "onu takdir edin" ifadesinden neyin kastedildigi hususunda alimler arasinda görüs farkliliklari vardir. a) imam Mâlik, imam sâfiî, imam Ebu Hanife, Selef ve Halefden Cumhur-u Ulema Diser hadisleri delil göstererek bunun manasinin "sayet hilali göremezseniz ay'i tam sayi olan otuza göre takdir edin" oldusunu söylemislerdir. b) imam Ahmed ibn Hanbel ise "sayet hilali göremezseniz onun bulut altinda oldusunu takdir edin" manasini ifade ettigini bildirmis ve ayin yirmi dokuzunda hava açik olur da hilal görülmezse, otuza tamamlanacagini; buna mukabil, hava bulutlu veya sisli olur da görülmezse, hilalin var sayilacagini ve o ay'in yirmi dokuz kabul edilecegini söylemistir. c) ibn sureyh, ibn Kuteybe gibi bir kIsim âlimler ise buradaki "onu takdir edin" ifadesinden "sayet hilali görmezseniz, astronomik hesaplara göre onu takdir edin" anlaminin kastedildigini ileri sürmüsler, ancak bu görüsleri âlimler tarafindan kabul görmemistir. Çünkü Diser bir rivayette "... sayet hilali görmenize hava durumu mani olursa ay'in sayIsini otuz güne takdir edin" diye varid olMustur (Buhârî, serh Umdetul-Kari, Muniriye matbaasi, MIsir baskIsi, X, 201; Müslim, serhi Nevevî, VII, 190). Burada dikkat edilmesi gereken husus sudur: Ramazan ayinin baglangiç ve bitis tarihlerinin tesbitinde basvurulacak yol, hilale bakmaktir. Hilal görülmedigi takdirdedir ki birinci görüse göre bu ayin otuz oldusu takdir edilecek; ikinci görüse göre ise astronomik hesaplarin takdirine basvurulacaktir. Bu son görüsün kabule ?ayan olmadigi belirtilmistir. Abdullah ibn Ömer (r.a) Rasûlüllah (s.a.s)'in söyle buyurdusunu rivayet eder: "Allah hilalleri, vakitleri bildiren vasitalar kildi. Hilali gördüsünüzde orucu tutun; hilali gördüsünüzde orucu aÇin. sayet hava kapali olursa (buna mani olursa) takdire çaligin ve bilin ki bir kameri ay otuz günden fazla olamaz” (Hakim, Müstedrek, I, 423). Rü'yeti esas alanlar, sahitlerin yalan sahitlik etme ihtimali üzerinde de durarak, bunun mümkün oldusunu kabul eder ve derler ki: seriat zâhir ölçüleri esas almistir. Her sahitlik hakkinda bu durum söz konusudur. Bâtini ancak Allah bilir (ibn Abidin, a.g.e., s. 214). Bu ihtimali hesaba katan Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadisinde söyle buyurmaktadir: "Orucunuz, oruç tuttusunuz gündür. Fitir bayraminiz, bayram yaptisiniz gündür. Kurban bayraminiz da bayram yaptisiniz gündür" (Tirmizi, Savm, 11). Hesaba itibar edilecegini söyleyenlerin delilleri: Peygamber (s.a.s)'in "Biz ümmî bir ümmetiz: yazi bilmez, hesap bilmeyiz"seklindeki hadisi o günkü bir vakiayi dile getirmektedir. Peygamber (s.a.s) Islâm ümmetinin bu hal üzere devam edecegini söylemiyor. Hesaba basvurmanin müneccimlik ve kahinlikle de bir ilgisi yoktur. Kâhinler, yildizlarin hareketlerinden fert ve toplumun gelecegi hakkinda mana çikarir, kehânetlerde bulunurlar. Oysa rasathane hesaplari bir ilimdir, ilmî usullerle neticeye varir. Yüce Allah Kur'ân-i Kerim'de günes, ay ve yildizlarin belli ölçüler dahilinde hareket ettiklerini, kâinatin tamamina bir nizamin hakim bulundusunu ve bu nizama bir degigikligin ariz olmadigini haber vermektedir. Astronomi ile mesgul olanlar, hassas aletlerle donatilmis rasathanelerde bu hareketleri hesap ederler. Hilalin hesapla tespiti müslümanlar arasinda birligi saglar. Böylece müslümanlar ayni günde oruca baglama ve ayni günde bayram yapma imkanina kavusmus olurlar. Hesaba itibar edilmesini savunan âlimler, yukaridaki delillerine ek olarak, orucun da namaz gibi bir ibadet oldusunu, namaz vakitlerini tespit ederken nasil hesaba itibar ediliyorsa, oruç konusunda da hesaba itibar edilmesi gerektigini söylerler. sâfiî âlimlerden iman Sübkî, hesaba itibar etmenin ötesinde hesabin esas alinmasi gerektigini savunur. Ona göre sahitler, hilâli gördüklerine dair sahitlik etseler, hesap ehli de o gün görülmeyecegini söyleseler, hesap ehlinin görüsüyle amel edilir. Çünkü hesap, kesindir, sahitlerin sahitligi ise zannîdir (Sübkî, ilmul-Meniur fi Isbati'i-suhür, MIsir 1329, s. 26). Ayni mezhebe bagli ibnu'l-Hacer ise, bu durumda hesaba uyabilmek için hesap uzmanlarinin ittifakini sart kogar (ibn Abidin, a.g.e., s. 227). Bu görüste olan âlimler, her hesap uzmanina güvenilemeyecegini, verecegi bilgiye dinî bir ibadet dayandgrilacagindan mü'min ve âdil olmasi gerektigini belirtirler (Muhammed Bahît, griâdu Ehlil-Mille ila Isbatil-Ehille, MIsir 1329, s. 271). Meselenin özü sudur: Bir kimse, ?evval hilalini gördüsünü veliyyülemr veya kadi'ya müracaat ederek beyan ederse, onlar tasdik ettigi anda Ramazan bayrami ilân olunMus demektir. Laik olan (yani din ile devlet islerini ayri mütalaa eden) devletler Ramazan serif ayinin baglangicini ve bayramini ilân etme hakkina sahip degildirler. Zira bu dini (Islâmî) bir meseledir. Onlarin bu konuda velayet hakki yoktur. Velev ki ilân etseler dahi, hükmen geçerli degildir. Zira velayet hakki bey'at sonucu ortaya çikar. Halbuki laik devlet, hangi dinden olursa olsun, bütün vatandaglari Egit kabul etmek durumundadir. Nasil yahudilerin ve hristiyanlarin bayram günlerini ilân etmiyorsa, müslümanlarin bayram günlerini de ilân edemez. Ettigi takdirde, vatandaglar arasinda Egitligi bozMus ve din istismari yapmis olur. Son yillarda rü'yet-i hilâl konusunda, farkli siyasî cografyalarda bulunan müslümanlar arasinda bir ihtilaf görülmektedir. Bunun giderilmesi için rüyet-i hilâl toplantilari yapilmis ve bazi kararlar alinmistir. Fakat pratikte bu kararlarin hiç bir faydasi olmadigi müsahade edilmektedir. Müslümanlar yine ayri ayri günlerde Ramazan orucuna baglamakta ve farkli günlerde bayram etmektedirler. Bunun sebebini Kemalüddin ibnül-Hümam'in su tespitinde bulmak mümkündür: "Müslümanlarin kendi içlerinden bir emir seçmelerinin sebebi; Islâm'in emirlerini (ve hükümlerini) hakki ile eda etmek içindir" (Kemalüddin ibnül-Hümâm, Kitabû'l Müsayere, Istanbul 1979, 265) O, bu ifade ile siyasi suurun temelini tespit etmistir. Mü'minlerin kendi içlerinden seçtikleri bir emire itaat etmeleri, nassla emrolunMustur. Günümüzde bu mahiyette bir emir sahibi bulunmadigi için rüyet-i hilal konusundaki ihtilaflar devam edecektir. Mükellef olan her mü'min, bu durumu iyi düsünüp tasutî güçlerin din istismari kariIsinda direnmelidir. tasutî güçleri reddetmenin bir iman meselesi oldusu asla unutulmamalidir. Samil ?A |
Kayıtlı
![[EN]](http://www.askinmelodisi.de/Themes/default/images/gtflags/us.png)
![[PL]](http://www.askinmelodisi.de/Themes/default/images/gtflags/pl.png)
![[ES]](http://www.askinmelodisi.de/Themes/default/images/gtflags/es.png)
![[PT]](http://www.askinmelodisi.de/Themes/default/images/gtflags/pt.png)
![[IT]](http://www.askinmelodisi.de/Themes/default/images/gtflags/it.png)
![[DE]](http://www.askinmelodisi.de/Themes/default/images/gtflags/de.png)
![[FR]](http://www.askinmelodisi.de/Themes/default/images/gtflags/fr.png)
![[NL]](http://www.askinmelodisi.de/Themes/default/images/gtflags/nl.png)
![[TR]](http://www.askinmelodisi.de/Themes/default/images/gtflags/tr.png)
![[SR]](http://www.askinmelodisi.de/Themes/default/images/gtflags/sr.png)
![[AR]](http://www.askinmelodisi.de/Themes/default/images/gtflags/ar.png)
![[RU]](http://www.askinmelodisi.de/Themes/default/images/gtflags/ru.png)




