Gönderen Konu: Ramazan Hilâli ile Diser Hilâllerin Sübutu  (Okunma sayısı 471 defa)Konuyu Okumus Olanlar

[EN] [PL] [ES] [PT] [IT] [DE] [FR] [NL] [TR] [SR] [AR] [RU]

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    ♫ 𝕄𝔼𝕃𝕆𝔻𝕚 ♫

  • Kişisel İleti Gönder (Çevrimdışı)
  • *
  • Kayıt Tarihi
    03 Oca 2015 00:00:00
  • Ileti Sayisi: 19106
  • Konu Sayisi 2369
  • Alinan Begeni 1959
  • Bayan
    • Nerden: Almanya/FFM
  • Memleket: Yozgat
Ramazan Hilâli ile Diser Hilâllerin Sübutu
Ramazan Hilâli ile Diser Hilâllerin Sübutu



Ramazan ayi, kamerî aylardandir. Bunlarin sübutu hilâllerin, yani yeni aylarin görülmesi iledir. Bunun için ?aban ayinin yirmi dokuzuncu günü günesin batiginda insanlarin hilâli arastirmalari bir görevdir. Hilâli görürlerse, ertesi günü Ramazan orucuna baglarlar. Hava bulutlu, dumanli bulunup da hilâl görülemezse, ?aban ayini otuz gün olarak tamamlar, sonra oruca baglarlar.
Bununla beraber ?aban ayinin hilâlini de, Receb ayinin yirmi dokuzunda arastirmak uygundur. Bu sekilde ?abanin kaç gün oldusu daha iyi anlaislmis olur.
Ramazan ayinin yirmi dokuzuncu günü de, günesin batigindan itibaren ?evval ayinin hilâli arastirilir. Görülürse bayram yapilir, görülmezse, Ramazan otuz gün tutulur.
Kamerî aylar, bazan otuz, bazan da yirrni dokuz gün olur. Yay seklinde görülen her yeni aya, üçüncü gecesine kadar "Hilâl" denildigi gibi, her ayin yirmi altinci, yirmi yedinci gecelerine de "Hilâl" denir. Diser günlerdekine de, sadece Kamer denir.
Her kamerî ayin baglang?c?, ya hilâl görmekle veya ondan önceki ayin günleri otuza tamamlanmakla tesbit edilir.
Hilâl'in çogulu "Ehille" dir. Hilâl görüldüsü zaman; "Hilâl! Hilâl!" diye isaret etmek mekruhtur, bir cahiliyet âdetidir.
Hilâl görülünce üç kez tekbir ve tehlilden sonra üç kez söyle demeli:
Sonra da: söyle dua etmelidir :
"Hilâle hayrin ve rü?din! Amentü billâhillezî halakake. Elhamdü lillâhillezî zehebe bisehrin keza ve cae bisehrin keza. Allahümme ehlilhü aleyna bil-emni ve'l-imani vesselâmeti vesselâm."
Anlami: "Ey hayir ve salah hilalis Seni yaratan Allah Tealâ'ya iman ettim. su ayi (?abani) götürüp bu ayi (Ramazani) getiren Yüce Allah'a hamd olsun. Allah'im! Bu ayi bizlere emniyetle, imanla, selâmet ve selâmla bulundur.
Hilâlin günes batigi arkasindan görülmesi geçerlidir. Bunun için hilâl, zeval (öile) vaktinden önce veya sonra görülse bununla o gün ne oruca baglanir, ne de oruçtan çikilir. Gerçekten bu hilâl gelecek geceye ait bulunMus olur. Bu, imam Azam ile imam Muhammed'e göredir. imam Ebû Yusuf'a göre, zevalden sonra görülen hilâl gelecek geceye ait ise de, zevalden önce görülen bir hilâl evvelki geceye ait olur. Bunun için bu hilâl ile Ramazan veya bayram gerçeklesmis olur. Çünkü bir hilâl iki gecelik olmadikça, âdete göre zevalden önce görülemez.
(Üç imama göre, gündüzün görülen hilâle itibar edilmez. Bu hilâl mutlaka gelecek geceye aittir. Bu konuda müneccimlerin sözleri de geçerli degildir. Herhalde hilâl geceleyin görülmelidir.)
Hava kapali olunca, Ramazan hilâlinin görüldüsüne müslim, âkil, bâlis ve âdil bir kimsenin sehadeti yeterlidir. Bunun hilâli görmüs oldusunu söylemesine dayanarak oruca baglamak gerekir. Bu kimsenin erkek veya kadin olmasinda fark yoktur. Bu halde böyle bir kimsenin sehadetine, yine böyle kimsenin sehadet etmesi de geçerlidir. Bu hususta âdilden maksad, iyiligi kötülügüne üstün gelen kimse demektir. Bu konuda hali kapali olan kimsenin sehadeti de, sahih olan görüse göre, kabul olunur. Bu sehadet, bir haber demektir, bir din igini bildirmekten ibarettir. Bunda sehadet sözü, dava, mahkeme, hakimin hükmü sart degildir. ihtiyat bunu kabul etmektir.
Hilâli görenin bunu açiklamasi, yani: "Ben beldenin su yerinden veya disindan baktim, hilâli, ufkun su tarafinda bulutun hemen kenarinda veya iki bulutun açik bulunan kIsminda su sekilde gördüm," diye açiklamasi gerekir mi, gerekmez mis bazi zatlara göre lâzimdir: Fakat saglam rivayete göre lâzim degildir, böyle açiklama yapilmaksizin da sehadet geçerli olur. Bu sehadeti igitenler için oruca baglamak gerekir.
Ramazan hilâlini gören bir müslüman için hemen o gece sehadette bulunmak lâzimdir. Hatta bu, evinde beklemesi gereken bir kadin bile olsa, kocasinin veya efendisinin izin vermesine bakmaksizin çikip gördüsü hilâl hakkinda sehadet eder; çünkü bu din Bakimindan vacib olan bir görevdir.
Hilâli gören kimse, eger hâkimi bulunan bir sehirde ise hemen hâkimin huzuruna çikar ve sahidlikte bulunur. Hâkim de durumu ilân eder. Hâkim bulunmayan bir yerde ise, mescide gidip sahidlikte bulunur. sahid olan kimse âdil olarak biliniyorsa, onun sözüne dayanarak insanlar oruca baglarlar.
(safiîlere göre, hâkimin hükmü ile bütün insanlara oruç tutmak farz olur. Isterse bu hüküm, yalniz âdil bir sahidin görüsüne dayanmis bulunsun. Hâkimin hükmü ihtilâf? ortadan kaldgrir ve bAska mezheb sahiblerine de oruç tutmak gerekli olur.)
Hilâlin görülmesi, ayin girmesi dogrudan dogruya degil, bir olaya bagli olarak hüküm altina alinabilir. Meselâ: Bir kimse mahkemede bir sahsi dava ederek: "Benim bu kimsede, Ramazanin ilk gününde ödemek üzre su kadar kurus alacasim vardir, simdi ise Ramazan hilâli görülmüstür. Bunun için bu alacasimi bana vermesini istiyorum," dese, borçlu sahIs da: "Evet, anlattigi sekilde borcum vardir, fakat henüz Ramazan ayi girmemistir," diye itiraz etmekle hakim, o davacinin hilâli gördüklerine dair getirecegi iki sahidin sehadeti üzerine o borcun ödenmesine hüküm verse, Ramazan hilâlinin görüldüsüne de hüküm vermis olur.
Hilâli isbat için bu sekilde dava açilmasi, imam Azam'a göre uygundur. Iki imama göre, böyle bir davaya gerek yoktur.
Yalniz bagina hilâli gören kimsenin sâhidligi kabul edilmese de, kendisinin oruç tutmasi gerekir. eger o gün oruç tutmazsa, kaza eder. Bundan dolayi keffaret gerekmez. Çünkü gördüsü seyin hilâl degil, bir hayal oldusu düsünülebilir. Bir kimsenin sahidligi hakim tarafindan henüz red edilmeden iftar ettigi takdirde de yine keffaret gerekmez. Çünkü reddedilmek süphesi vardir. Keffaretler ise, sübhe ile kalkar. Fakat sehadet kabul edildikten sonra iftar edecek olsa keffaret gerekir. Çünkü bu durumda onun sahidligi hakimin karari ile kuvvet bulMustur.
Hava kapali olmayinca, Ramazan, ?evval ve Zilhicce hilâlleri hususunda bir iki kimsenin degil, onlarla beraber kuvvetli bir zan meydana gelecek bAska çok kimselerin sehadetleri kabul edilir. Bunlarin sayIsini belirlemek idarecinin görüsüne baglgdir. Bir görüse göre, bunlarin elli erkek olmasi gerekir. Bu hususta sahidlerin belde haricinden olup olmamasi, kuvvetli rivayete göre, fark etmez. Bir görüse göre de, bu durumda belde disindan gelen iki adil sahidin sehadeti kabul olunur. Onlarin daha uygun ve elvesili bir yerden hilâli görmüs olmalari düsünülebilir.
imam Azam'dan bir rivayete göre de, bu durumda tairadan gelmis veya gelmemis olsun, iki adil sahidin sehadeti ile yetinilir.
Deniliyor ki, zamanimizda herkes hilâli arastirma görevini yerine getirmek için çalismadigindan, simdi böyle iki sahidin sehadetine güvenmek uygundur.
Hava kapali olunca, ?evval ve Zilhicce hilâlleri hakkinda adil iki erkegin veya bir erkek ile iki kadinin sehadetleri kabul olunur. Bu hususta adalet, hürriyet ve sâhid sayisi sarttir. sahidlerin tezkiyeleri de yapilmalidir. sehadet sözünün ve dava etmenin sart olup olmamasinda ihtilâf vardir.
Hakim ve valisi bulunmayan bir yerde hava kapali oldusu halde, iki adil kimse ?evval hilâlini gördüklerini haber verecek olsalar, insanlarin iftar etmesinde bir sakinca yoktur.
Kapali bir havada Ramazan hilâlini yalniz hakim görecek olsa, dilerse yerine birini vekil tayin ederek onun huzurunda hilâli gördüsüne sehadet eder, dilerse dogrudan dogruya insanlara oruç tutmalarini ilân eder. Fakat bayram (?evval) hilâlinde böyle bir kigilik sehadet geçerli olmaz. Çünkü bununla bir ibadete son verilecektir. Bununla beraber bu durumda insanlarin hukukuna sehadet manasi da vardir; çünkü oruçtan çikacaklardir. Insanlarin hukukunda ise, ikiden noksan sahidin sehadeti geçerli degildir. Bunun için idare amiri veya hakim yalniz bagina ?evval hilâlini görecek olsalar, ne bayram namazi yerine çikarlar ve ne de insanlara namaz yerine çikmalarini emrederler. Ne de gizli veya agikâr oruçlarini açarlar. Çünkü görülen hilâlin bir hayal olmasi ihtimali vardir.
?evval ayinin hilâli, Ramazanin yirmi dokuzuncu günü, günesin batigi arkasindan arastirilir. Bu hilâli yalniz bagina gören kimse, ibadet hususunda ihtiyati gözeterek iftar etmez. eger iftar ederse, yalniz kaza gerekir. sehadeti kabul edilmedigi halde de iftar etse, yine yalniz kaza lâzim gelir, keffaret gerekmez.
Bir kimsenin sehadetine dayanarak Ramazan orucuna baglamis olanlar, otuzuncu günü ?evval hilâlini görmeseler de, sahih olan gögüse göre, oruca son verirler. Hava kapali ve bulutlu olunca, ihtilâfsiz bayram yaparlar.
(safiîlere göre, ?evval için de bir adil sahidin sehadeti yeterlidir, tercih edilen görüs onlarca budur. Hakim bununla karar verince bayram yapilir.)
Hava kapali oldusu halde, iki kimsenin sehadetini hakim kabul ederek otuz gün oruç tutulduktan sonra ?evval hilâli görülmese, bakilir:
eger hava yine kapali ise, ertesi gün iftar ederler. Bunda ittifak vardir. Fakat hava açik ise, bir görüse göre iftar etmezler. Ancak sahih olan Diser bir görüse göre, bu durumda da iftar edip bayram yaparlar.
Bir belde halki yirmi dokuz gün oruç tuttuktan sonra iki adil kimse; "Biz Ramazan hilâlini, sizin oruca baglamanizdan bir gün önce görmüstük," diye sehadette bulunsalar, bakilir: eger bunlar, o belde halkindan iseler, uygun olan sahidliklerinin kabul edilmesidir; çünkü bunlar, Allah için yapilacak olan bir sehadeti önceden terk etmislerdir. Fakat uzak bir yerden gelmis iseler, sehadetleri caiz olur; çünkü bunlar, bu sahidliklerinde kinanmazlar.
Ramazan ayindan bAska aylarin sübutu için, hava kapali ise, en az iki adil erkegin veya bir erkekle iki kadinin sehadetleri gerekir. Hava açik ise, büyük bir cemaatin sehadeti gerekir. Bu cemaat, kesinlik kazandiracak derecede kalabalik ve saglamsa, sehadetlerinin kabulü için Islâm olmak sart kilinmaz. Diser bir görüse göre, Ramazan, ?evval ve Zilhicce'den bAska Diser dokuz ayin hilâlini isbat için, hava kapali olsun veya olmasin, iki adil sahidin sehadetleri yeterli olur. Çünkü bu aylarin hilâllerini görmek için büyük bir topluluk ilgilenmez.
Bir belde halki hilâli görmeksizin yirmi sekiz gün oruç tutup da, sanra ?evval hilâlini görecek olsalar, bakilir: eger ?aban hilâlini görüp onu otuz gün saymislarsa, yalniz bir gün kaza ederler. Ramazan ayi yirmi dokuz gün bulunMus olur. Fakat ?aban hilâlini görmeksizin onu otuz gün saymislarsa, iki gün kaza etmeleri gerekir; çünkü ?aban ayinin yirmi dokuz gün olmasi ihtimali vardir.
Fakat bu belde halki yirmi dokuz gün oruç tutup da sonra ?evval hilâlini görseler, üzerlerine kaza gerekmez. Çünkü Ramazan ayi yirmi dokuz gün olabilir.
Bir beldede Ramazan orucu, hilâlin görülmesi ile yirmi dokuz gün tutulMus olsa, o beldedeki hastalar da ileride bu Ramazan orucunu yirmi dokuz gün olarak kaza ederler. Fakat böyle bir hasta, o belde halkinin nasil hareket etmis olduklarini bilmezse, borcundan kesin bir sekilde kurtulmasi için, tam otuz gün kaza orucu tutar.
ayin ve günesin dogmus olduklan yerler, beldelere ve arazi parçalarina göre degigik bulunur. Fakat oruç hususunda kabul edilen görüse göre, bunlarin dogus yerlerine bakilmaz. Fetva buna göredir. Bundan dolayi, bati ülkesinde bulunanlar Ramazan hilâlini görecek olsalar, bunu haber alan dogu bölgelerindeki müslümanlar üzerine de oruç tutmak gerekir. Ancak bir beldedeki görünü?, Diser bir belde halki hakkinda geçerli olabilmesi için, bu görünü? hakkinda olan sehadetin hakim tarafindan benimsenip karara baglanmasi lâzimdir. Yoksa sadece bir görüsü haber vermek, hilâli görmeyen memleket halki için bir delil olamaz. söyle ki: Bir belde hakimine iki adil adam gelip söyle demelidirler: "Falan memlekette hilâli gördüklerine dair olan sahidlerin sehadetlerini, o memleketin hakimi usulüne göre kabul edip hüküm vermistir." Hakimin hükmü bir senet ve delildir. Bunlar da bu hükme sahidlik etmis olurlar. Artik öteki memleketin hakimi de bu sehadeti kabul ederek ona göre hüküm verebilir. BAska bir memlekette, hilâlin görülmüs ve karara baglanmis oldusunu gelip haber verenler, sözleri inkâr edilemeyecek kadar büyük bir çogunluksa, böyle bir hükme ihtiyaç görülmeksizin haber geregi üzre islem yapilir.
Oruç hususunda ayin dogus yerlerinin çEgitli olusuna ve bunun hesapla belirlenmesine itibar edilmemesi, su hadis-i serif ile ayni manayi tagiyan bAska hadislere dayanmaktadir.
"Hilâli gördüsünüz zaman oruç tutunuz ve hilâli görünce de iftar ediniz."
Bu hadis-i serife göre oruç ile iftar, hilâlin görülmesine baglanmistir. Bundan dolayi müslümanlardan bir kIsminin hilâli görmesi ile, oruca esas olan hilâli görme olayi meydana çikmis olur. Böylece farz olan orucu tutma ve bayram yapma geregi hepsine yönelmis bulunur.
Dinin bu hükümleri, hilâlin degigik beldelerde farkli zamanlarda dogusuna itibar edilmesini veya hesab ehlinden sorulmasini emretmemistir. Hilâlin fenne dayanarak görülemeyecegini arastirmak da gerekmemektedir. Çünkü bu fennî arastirma, her yerde ve her zaman mümkün olmaz. Dinin gösterdigi kolayliga da uymaz.
Yine, hilâli haber veren iki haberciden birinin fenne dayanarak haberini, Diserinin rüyete (görüse) dayanarak haberini tercih etmek de çok kere uygun olamaz. Çünkü bunlardan birinin hesabda, Diserinin görmede hataya düsmesi ihtimali vardir.
(Malikî ve Hanbelîlerin mezheblerine göre de dogusun degigik olmasina itibar olunmaz. safiîlere göre, aralarinda yirmi dört fersah veya daha çok bir uzaklik bulunan iki beldede, degigik doguslara itibar olunur. Birinde hilâlin görülmesi, Diseri için görülme sayilmaz.)
Hilâlin dogus yeri degigikliklerine itibar edilmedigine göre, bir belde halki Ramazan hilâlini görüp yirmi dokuz gün oruç tuttuktan sonra bayram yapsalar, Diser bir belde halki da yine hilâli görerek otuz gün oruç tuttuklari meydana çiksa, önceki belde halkinin bayramdan sonra kaza olarak bir gün oruç tutmalari gerekir. Çünkü ilk hilâli görüse itibar olunmaz. Bu belde halkinin hilâli bir gün sonra görmüs olmalari ihtimali vardir.
Hanefi f?kih alimlerinden bazilarina göre, dogus yerlerinin degigik olmasi geçerlidir. Bundan dolayi batida hilâlin görülmesi sebebiyle doguda bulunan müslümanlar için o gün oruç tutmak veya iftar etmek gerekmez. Bu hususta her belde halki, kendi görgüsüne göre islem yapar, oruç tutar, bayram yapar ve kurban keser. Bununla beraber, aralarinda yirmi dört fersahdan az bir uzaklik bulunan iki belde arasinda bu ayrilik mümkün olmaz. iste böyle birbirine yakin iki beldeden birinde görülen hilâl, Diserinde geçerli olur.
Ramazan orucuna baglanmasi veya bayram yapilmasi için astronomi ilmini bilen adalet sahibi vakit uzmanlarinin sözlerine bas vurulup vurulamayacagi hususunda f?kih alimleri arasinda iki görüs vardir. Sahih kabul edilen çogunlusun görüsü, bu konuda onlarin sözü kabul edilmez. Öyle ki, bir vakit uzmaninin yaptigi hesab ile kendisinin islem yapmasi bile caiz degildir. Gerçekten fennî hesablar kesin ise de, bu hesablari yapanlarin hata yapmayacaklari kesin degildir. Bundan dolayi takvimler arasinda daima ayrilik görülmektedir.
Bununla beraber her yerde böyle ince hesablar yapabilecek insanlar bulunamayacagindan bunlarin sözlerine basvurmak geregi, özellikle sahra gibi yerlerde ve daginik bir halde yasayan müslümanlar için zorlusu gerektirir. Halbuki seriat bu hususta kolaylik göstermistir. Bir hadis-i serifde buyurulMustur:
"Hilâli gördükten sonra oruç tutunuz ve hilâli gördükten sonra iftar ediniz (bayram yapiniz). Size hava kapali olunca da, ?aban ayini otuza tamamlayiniz."
Anlaisliyor ki, seriat orucu, hiç bir zaman degismeyecek temelli ve basit olan, herkes tarafindan anlaislip kabul edilecek olan bir delile baglamistir ki, o da hilâlin görülmesidir.
Gerçekten müneccimlerin sözleri hesab kurallarina dayanir. Fakat aralarinda çok kere ayrilik bulunmakta, sözleri kararli bulunmamaktadir. Bir de hesaba nazaran kamerî aylar, mutlaka otuz veya yirmi dokuz gün olmayip az çok kesirli bulunmaktadir. seriat ise, orucun ya tam otuz veya tam yirmi dokuz gün tutulmasini emretmistir.
Azinlikta olanlara ait Diser bir görüse göre, bu konuda vakit uzmanlarinin ve müneccimlerin sözlerine basvurulabilir. Bunlarin sözlerine güvenmekte bir sakinca yoktur. F?kih alimlerinden Muhammed ibni Mukatil, onlarin kendi aralarinda fikir birligi yaptiklari sözlerine güvenir ve onlardan sorardi. Ancak bu konuda onlardan bir toplulusun fikir birligi yapmis olmasi lâzimdir. Kadi Abdülcebbar da; "Müneccimlerin sözlerine güvenmekte bir sakinca yoktur," demistir.
Memleketimizde bir müddetten beri, bu görüse uygun olarak kamerî aylar Rasathane tarafindan bir belge halinde tayin edilmektedir.
(Malikî ve Hanbelî f?kih alimlerine göre müneccimlerin sözlerine güvenilmez. Bunun için onlarin sözleri ile herkes için oruca baglamak gerekmez. Yalniz Malikîlerce, güvenilir bir görüse göre, müneccimler kendi hesablari ile islem yaparak oruç tutabilirler. Müneccimlerden igitip dogru oldusuna kuvvetle inanan kimse de, onun hesabina dayanarak oruca baglayabilir.
safiîlerce de müneccimin sözü, kendi hakkinda ve kendisini dogrulayan kimse hakkinda geçerli ise, de, tercih edilen görüse göre, bütün insanlar için geçerli degildir. Buna göre, müneccimin sözü üzerine herkesin oruca baglamasi vacib olmaz. safiîlerden yalniz imam Sübkî'nin bu konuda bir eseri vardir. Bu sahIs, hesabin kesin oldusunu göz önüne alarak müneccimlerin sözlerine güvenilecegine inanmistir. Fakat Diser safiî olan alimler tarafindan bunun sözü kabul edilmemistir.)
Linklerin Görülmesine Izin VerilmiyorLinki Görebilmek Için Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    veya Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor   
Resimlerin Görüntülenmesine Izin VerilmiyorResimleri Görebilmek Için Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    veya Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor   

Resimlerin Görüntülenmesine Izin VerilmiyorResimleri Görebilmek Için Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    veya Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor   
Bu Sayfayi Paylas
Google Twitter skype Google youtube tumblr pinterest skype youtube grubumuz grubumuz